Tarafların somut olaydaki kusur ve sorumluluk durumunun uzman bilirkişiden alınacak rapora göre belirlenmesi ile varılacak sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden, eksik inceleme ile davacının ödediği miktarın tamamından davalının sorumlu olduğu varsayılarak karar verilemeyeceği-
İzale-i şuyu davalarında avukat ancak tarifeye göre maktu vekalet ücreti isteme hakkına sahip ise de, taraflar arasında ücret konusunda yazılı sözleşme bulunması halinde yazılı sözleşmedeki kararlaştırmaya itibar edilmesi gerektiği- Altında imzası da bulunan sulh sözleşmesinde gösterilen değerin davacı tarafı bağlayacağı- Davalı tarafça bu değer üzerinden aralarındaki sözleşmede yer verilen oran uygulanmak suretiyle belirlenen bedel ödenmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
5464 sayılı Yasa'nın 26. maddesinde kredi kartı borçları ile ilgili özel bir faiz düzenlenmesi bulunduğundan, somut olayda 5464 sayılı Yasa'nın 26. maddesi uyarınca faize hükmedilmesi gerekirken 5464 sayılı Yasa'ya göre daha genel bir yasa olan 6098 sayılı TBK.nun 88-120 maddesi hükümlerinin uygulanması suretiyle düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalı, davacının dayandığı kredi sözleşmesi ve dekontlardaki imzalara itiraz ettiği halde imza incelemesi yaptırılmadan hesap incelemesi yapılmasının doğru olmadığı-
Kapalı faturanın borcun ödendiğine karine teşkil edeceği; bu karinenin aksinin ispat edilmesi gerekeceği- Kapalı faturaya rağmen VUK Genel Tebliğince ödeme banka veya fınans kurumları aracılığı ile yapılmadığından kapalı fatura için izah edilen karinenin geçerli olmayacağını belirten bilirkişi raporunun benimsenerek, ispat yükünün ters çevrilmek suretiyle hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Takip konusu alacak, Genel Kurul kararıyla belirlenen inşaat maliyeti ve aidat istemine dayanmakta olup, miktarının davalı-karşı davacı yönünden bilinebilir, hesap edilebilir, likit alacak niteliğinde olduğu, mahkemece, dava konusu alacağın bu niteliği gözetilerek, yargılama sonunda itirazın haksızlığı belirlenen alacak tutarı üzerinden davacı yararına İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden davacının hazırlamış olduğu sonuç raporunun verilen ek sürenin son gününde davalının evrak kaydına girdiğinin görüldüğü, o halde, mahkemece, davacının ek süre talebi üzerine verilen ek süre içerisinde sonuç raporunu süresinde davalıya teslim ettiği kabul edilerek ayrıca Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekeceği-
Keşide yeri bulunmayan bono adi senet hükmünde olup taraflar arasındaki hukuki durumun buna göre tartışılması ve değerlendirilmesi gerekeceği-
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 26. maddesinde kredi kartı borçları ile ilgili özel bir faiz düzenlemesi bulunduğundan, somut olayda 5464 sayılı Yasa'nın 26. maddesi uyarınca belirlenecek akdi ve temerrüt faiz oranları dikkate alınarak alacağın tespiti gerekirken, uygulama yeri bulunmayan 6098 sayılı TBK.nun 88-120 maddesi hükümleri dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Zamanaşımına uğramış bononun taraflar yönünden yazılı delil başlangıcı oluşturacağı, davaya konu bonoda davacının lehtar davalının ise keşideci konumunda olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki temel ilişkinin ve alacağın ispat yükünün davacıya ait olduğu, davacının zamanaşımına uğramış olan bonodaki alacağı her türlü delille ispatlayabileceği-