HMK. mad. 382/2-c'de sulh hukuk mahkemelerinin sadece mirasçılık belgesi verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevli olduğu belirtildiğinden, mirasçılık belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen mirasçılık belgesinin iptali davalarının sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceği- Mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığından, HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihinden sonra açılan bu dava bakımından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu- Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan ve mahkemece davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği- 
Mirasçılık belgesinin iptali-
“Çoğun içinde azı da vardır” kuralı gereği atanmış mirasçılık belgesi verilmesi isteminin," vasiyet alacaklısı belgesi verilmesi" istemini de kapsadığı gözetilerek davanın kısmen kabulü ile vasiyet alacaklısı belgesi verilmesi gerekirken davanın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesisi yapılamayacağı-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacı, mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilmek için murisin öldüğünü ve ölüm tarihini, muris ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorunda olduğu; bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için murisin hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının murisin mirasçısı olmadığının tespitinin gerekeceği-
Doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıdın bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği-
Mirasın açıldığı anda "mirasçılardan ölü olanların bulunduğu" iddia edilirse, bu kez bu mirasçıların ölü olup olmadıklarının araştırılması, ölmüş iseler ölüm kayıtlarının nüfusa işlenmesi için ilgililere ihbar ve ihtar edilmesi gerekeceği-
Murisin 21.11.1988 tarihinde evli ve çocuksuz olarak öldüğü, geriye mirasçı olarak eşi ile büyükanaları büyükbabalarının füruları kaldığı, eşinin de 17.03.1993 tarihinde öldüğü geriye sonradan evlendiği yeni eşinden olan çoçuklarının kaldığı; muris 21.11.1988 tarihinde vefat etmiş olup bu tarihte yürürlükte olan TMK. mad. 444 uyarınca büyükbabaları büyükanaları veya bunların fürularıyla içtima eden eşin, terekeden yarısının mülkiyeti ile beraber dörtte birinin intifa hakkına sahip olacağı yazılı olup buna göre mirasçıların ve miras paylarının belirlenmesi gerektiği-
Miras dağıtımında paylar toplamı paydadan az olmayacağı- Davacı, miras bırakanın vefat ettiğini, kendisinden önce vefat eden evladının mirasçılarının mirası reddettiklerini, mirasçı olarak diğer evlatların kaldığını beyan ederek mirasçılık belgesi verilmesini istemiş olup,  murisin üç çocuğu olduğundan, miras 24 pay kabul edildiğinde murisin oğlunun altsoyuna 8 pay düşmesi, onun da altsoyu olan 4 kişiye 8 paydan 2'şer pay verilmesi gerekirken 1 pay verilmesinin hatalı olduğu-
TMK'nın 29. maddesi uyarınca bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. madde hükmüne göre de doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa bu durumun her türlü delille kanıtlanabileceği-
4721 sayılı TMK'nın yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında Kanunun 17. maddesine göre mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği-