Mirasçı atanan kişi, mirasbırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanabildiğinden, mirasbırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetin yerine getirilmesi davasına ve mahkeme hükmüne ihtiyaç olmadığı, atanmış mirasçıya, başvurusu üzerine sulh hukuk mahkemesi tarafından TMK mad. 598/2 uyarınca atanmış mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesi verilmesi yeterli olduğu ve bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda resmi senet düzenlenmeksizin tescilinin yapılabileceği hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, somut olayda atanmış mirasçı olan davacının; TMK mad. 598/2 uyarınca sulh hukuk mahkemesinden atanmış mirasçı olduğunu gösteren mirasçılık belgesi alarak aynı sonuca ulaşabileceğinden, vasiyetin yerine getirilmesi talebi ile işbu davayı açmasında hukuken korunmaya değer menfaati, diğer bir ifade ile hukuki yararı bulunmadığı-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemiyle açılan davalarda resen araştırma prensibinin uygulanacağı, mirasçılar tarafından açılmış davalarda davacının sadece kendisinin mirasçı olduğunu, kendisi ile miras bırakan arasındaki soybağını kanıtlamak zorunda olduğu, başka mirasçı bulunup bulunmadığının ve miras paylarının ise mahkemece resen belirlenmesi gerektiği-
Yargılama sırasında vefat eden davalının, mirasçılarının adreslerinin tespiti ile tebligatın yapılması mümkün iken; davacı tarafa kesin süre verilip süreye uyulmamasından bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mirasçılık belgesinin iptali istemi-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemi-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacı, murisin öldüğünü ve ölüm tarihini, muris ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorunda olduğu, nüfus kütüğünde kayıtlı bir kişinin ölüm kaydı kütüklere işlenmedikçe veya Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile kişinin ölmüş olduğu belirlenmiş olmadıkça kişinin sağ olduğunun kabul edilmesi gerektiği, nüfus kaydı ve varsa eski tapu kayıtları dayanak belgeleriyle getirtilerek murisle arasında ırs bağının olup olmadığı araştırılması gerektiği, ırs bağının olması halinde mirasçılığı kabul edilmeli, ırs bağının bulunmaması halinde mirasçı olamayacağı-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacı, mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilmek için murisin öldüğünü ve ölüm tarihini, muris ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorunda olduğu, bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için murisin hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının murisin mirasçısı olmadığının tespiti gerektiği-
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalar hasımsız olarak açılabileceği gibi, uyuşmazlık çıkartan diğer kişiler hasım gösterilerek hasımlı dava açılmasının da mümkün olduğu, mirasçılardan birisinin veya birkaçının daha önce hasımsız dava açarak mirasçılık belgesi almış olmaları, hukuki yararları bulunması koşuluyla diğer mirasçıların daha sonra hasımsız dava açarak mirasçılık belgesi istemelerine engel olmadığı gibi, böyle bir durumda diğer mirasçılar tarafından açılan davanın mirasçılık belgesinin iptali davası olarak görülüp sonuçlandırılmasının da mümkün olmadığı, mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda sadece nüfus kayıtları ile veya davacı tarafça gösterilen delillerin toplanması ile yetinilmemesi, gerçek mirasçıların belirlenmesine yarayacak bütün delillerin eksiksiz toplanması gerekeceği-
Davayı kazanan taraf davasını bir vekil vasıtası ile takip etmiş ise, haksız çıkan (davayı kaybeden) taraf aleyhine yargılama gideri olarak vekalet ücretine de mahkum edileceği-
Davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı olduğu- Hakimin tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremeyeceği- Bir hükmün, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine kanun yararına bozulabilmesi için; o hükmün verildiği anda kesin olması veya Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunması gerektiği- Kesin olarak verilen bir hüküm veya Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bir hüküm bulunmuyorsa, kanun yararına bozma talep edilemeyeceği-