Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerektiği, icra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edileceği, aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekeceği-
Mahkemece yapılan incelemelerde murisin borçlarının ve terekesinin aktifinin miktarının ölüm tarihi esas alınarak belirlenmediğinin, mirasçıların mirası kabul anlamına gelecek davranışlarda bulunup bulunmadığı araştırılmadan hüküm kurulduğunun görüldüğü, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı- Davacılar vekilinin vekaletnamesinde mirasın reddini içeren özel yetki bulunmadığından davacılar vekiline özel yetkiyi içeren vekaletname sunması için süre verilmesi ve bu eksikliğin tamamlattırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözardı edilmesinin yerinde olmadığı-
Mirasçılık belgesi verilmesi hususunun Türk Medeni Kanunu'nun 598. maddesinde düzenlenmiş olduğu; mirasçılık belgesinin, aksi ispat edilinceye kadar, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturduğu- Muris ile mirasçıları arasındaki irs (soy) ilişkisini göstermesi yanında, mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahip olduğu; bu nedenle mirası reddeden (TMK m. 605/1) mirasçı veya mirasçılar varsa, düzenlenecek mirasçılık belgesinde, mirasçılık sıfatına sahip olan kişi veya kişiler ile miras paylarının gösterilmesi ve mirası ret durumuna işaret edilmekle yetinilmemesi; mirası ret nedeniyle, mirasçılık sıfatını kaybedenlerin ve bunların payının akıbetinin de (kime kalacağının) gösterilmesi gerekeceği-
Davalı ...’ın yargılama sırasında vefat ettiği anlaşıldığına göre, dosya içinde bulunan mirasçılık belgesinde yazılı mirasçılarının usulüne uygun olarak davaya katılmaları sağlandıktan, pasif dava ehliyeti tamamlandıktan sonra iddia ve savunmaları doğrultusunda sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; pasif dava ehliyeti tamamlanmadan davanın esası hakkında yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru olmadığı, mahkemece yapılacak işin, ölen davalının yasal mirasçılarına, duruşma gün ve saatini bildirir davetiye tebliğ etmek, taraf teşkilinin sağlanması halinde yargılamaya devam ederek davanın sonuçlandırılması sağlamak olması gerekeceği-
Terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilebilmesi için; mirasbırakanın ölüm tarihi itibariyle terekenin aktif ve pasifinin belirlenerek, tereke pasifinin aktifinden fazla olması ve mirasçıların terekeye sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunmamış olması da gerektiği-
Tasarrufun iptali davasında mecburi hasım durumunda olan borçlunun en yakın mirasçılarının mirası reddetmesi nedeniyle TMK. 605 vd. uyarınca konunun miras hukuku hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerektiği ve bu durumda mahkemece mahallin sulh hakimine durum bildirilerek mirasın iflas hükümlerine göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece borçlu için atanacak veya yetkilendirilecek bir temsilci huzuru ile davaya devam olunması gerektiği-
Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, mirasın reddedilmiş sayılacağı, mirasçılar zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini talep edebileceği- Mahkeme tarafından murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrimenkul, menkul ve araç olup olmadığının, murisin davalıya ölüm tarihi itibariyle borç miktarının araştırılmadığının görüldüğü, gerekli araştırmaların yapılıp terekenin pasifi belirlenerek terekenin durumu net olarak tespit edildikten sonra sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Mirasın reddine ilişkin mahkeme kararının, icra takibinin kesinleşmesinden önce alındığı hallerde, mirasın reddi nedeniyle borçtan sorumlu olunmadığına ilişkin iddianın, "borca itiraz" olduğu ve ödeme emrinin tebliği üzerine takibin şekline göre yasal süre içinde ilgili merciye yapılması gerektiği- Mirasın hükmen reddine ilişkin ilamın, takibin kesinleşmesinden sonra alınması halinde ise, borçlunun talebinin "borca itiraz" değil, "şikayet" olarak değerlendirilmesi gerektiği-
İlk derece mahkemesince asıl ve birleşen davalar yönünden T.M.K.’nun 605. maddesi uyarınca hükmi ret koşulları oluştuğundan dava usulden reddedildiği halde, davacı aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedildiği- Davacı istinaf başvurusunda kendi aleyhlerine nispi vekalet ücreti değil, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirttiği halde, istinaf mahkemesince bunun üzerinde durulmadığı- İstinaf mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı bütünüyle benimsenerek istinaf talebinin esastan reddine karar verildiğinden, istinaf mahkemesi kararının açıklanan nedenlerle bozulması yoluna gidildiği-
Muvazaalı icra takibinin alacaklı yönünden iptalinin dava edilebileceği (İİK 277 vd.)- Davalı borçlunun eldeki dava açıldıktan ve karar verildikten sonra vefat etmesi ve mirasçıların mahkeme kararı ile murisin mirasını reddetmesi ve bu red kararının kesinleşmesi halinde, mahallin Sulh Hukuk Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece atanacak ve yetkilendirilecek tereke temsilcisinin huzuru ile tasarrufun iptali davasına devam olunması gerekeceği-