Davacı borçlu davalı alacaklı banka aleyhine menfi tespit davası açmış ise de, banka takipteki alacağın davadan önce Varlık A.Ş.’ye temlik etmiş, dava tarihi itibariyle bankanın pasif dava ehliyeti bulunmadığı ancak dava dilekçesinin bankaya tebliği üzerine temlik alan Varlık A.Ş.'nin davaya cevap vermiş olduğu ve böylece davayı benimsediğinden davanın başlangıçta bankaya açılmış olmasının HMK. mad. 124 gereğince davalı taraf sıfatında yanılgı kabul edilebileceği- Karar başlığında temlik eden davalı bankanın yeniden davalı gösterilmesinin atalı olduğu- Dava devam ederken temlik alan Varlık A.Ş. takip dosyasını bu kez bir başka Varlık Yönetim A.Ş.’ye temlik ettiğinden, ve bu yeni temlik alan şirketin de katılma suretiyle tüzel kişiliği sona erdiğinden gerekçeli kararda önceki şirketin gösterilmiş olmasının hatalı olduğu- Menfi tespit davasında, davacının borcunun bulunmadığı ve menfi tespit istediği kısım değil borçlu olduğu kısım üzerinden olumlu tespite karar verilmiş olmasının hatalı olduğu-
Duruşmada verilen kısa kararda şikayetin reddine, gerekçeli kararda ise şikayetin kabulüne karar verilmesi ile çelişki yaratıldığı, gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu, HMK'nun 298/2. maddesi ile 10.4.1992 gün ve 7/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca anılan husus bozma nedeni olmakla; kararın, çelişki giderilerek yeniden hüküm kurulması için bozulması gerekeceği-
Gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenleneceği, hüküm sonucunun yanlış olması halinde bunun ancak temyiz/kanun yoluna başvurulup kararın bozulması suretiyle düzeltilebileceği- Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılığın münhasır olarak bozma sebebi kabul edileceği-
Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedeni olup, HMK'nin 298/2. maddesi hükmüne uygun şekilde yeniden karar verilebilmesi için hükmün bozulması gerektiği-
Kısa ve gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki yaratılması halinde, mahkemece kısa karar ile bağlı kalınmadan yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece fazla ödeme olduğu belirtilen miktarların mahsup edilmediği bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuş ise de, kararın gerekçesinde, “…Sonuç olarak aylık ücret üstünde yapılan fazla ödemelerin niteliği konusunda tarafların iradeleri uyuştuğundan, bu konuda ayrıca bir araştırma ve inceleme yapılmasına esası ve sonucu değiştirmeyeceğinden, davayı daha da fazla uzatmamak adına gerek görülmemiş, yapılan fazla ödemelerinde davalı tarafından her türlü fazla çalışmalara ait olduğu belirtildiğinden, sırasıyla fazla çalışma, hafta tatili, genel tatil alacaklarından mahsup edilerek, kalanının kabulüne karar verilmiş, böyle olunca tam da bozma ilamında belirtildiği gibi, fazla ödemelerin niteliği tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra ait olduğu alacakta nazara alınmakla bozma nedeni yapılan husus yerine getirilmiş olmaktadır.” ifadelerine yer verilmesi suretiyle direnme kararına uygun gerekçe oluşturulmadığından direnme kararının usul yönünde bozulması gerektiği-
Hüküm ile gerekçe arasında çelişki yaratılmasının HMK'nun 298/2. maddesine aykırılık teşkil edeceği-
Tefhim edilen kısa kararda davanın kabulüne karar verildikten sonra, gerekçeli kararda davanın reddine şeklinde hüküm kurularak, kısa ve gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğundan, kısa kararla bağlı kalınmadan yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği-
İİK. mad. 363 uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması için hükmün HMK. mad. 298/3 ve 294/3 uyarınca yazılıp, tefhimi gerektiği- Alacaklının yasal süresi içinde usulüne uygun olarak yaptığı satış talebinin icra müdürünce reddine ilişkin kararın şikayet yolu ile ortadan kaldırılmaması halinde, haczin düşmeyeceği (İBK 16.02.2018 T. 4/1)- Aynı sıra cetveline yönelik farklı şikayetler hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmasının, kararların infazında da şüphe ve tereddütlere neden olarak uyuşmazlıkların uzun süre devam etmesi ihtimali doğurabileceği-
İİK. mad. 363 uyarınca tefhimden itibaren temyiz süresinin başlaması için hükmün HMK. mad. 298/3 ve 294/3 uyarınca yazılıp, tefhimi gerektiği- Adalet Bakanlığına Ait Depo ve Garajlarda Muhafaza Edilen Mahcuz Mallar İçin Alınacak Ücret Tarifesi Hakkında Tebliğ'in 3. maddesinde mahcuz aracın günlük muhafaza ücretinin belirlendiği, 4. maddesi uyarınca ise, alınacak bedelin azami haddi geçemeyeceği-