Takip borçlusu tarafından muris ..............'a ait mirasın reddedilmesi sebebiyle TMK 611. madde hükmünce mirasın, altsoyu olan ve mirası reddetmeyen çocuklarına geçeceği, zira bir önceki zümrede mirasçı bulunmasının bir sonraki zümrenin mirasçılığına engel olduğu, bu durumda muris ...........'dan borçlu ...........'a intikal edecek hisse kaydına konulan haczin kaldırılması isteminin, çocukları tarafından istenebileceği, dolayısıyla takip borçlusuna intikal edecek hisse kaydına konulan haczin kaldırılması isteminde bulunan şikayetçinin muris ........... mirasçısı sıfatı ile taşınmazda hissedar olsa da, hisse kaydına haciz konulan ..............'ın mirası reddi sebebiyle TMK 611. madde gereğince mirasın intikal edeceği kişilerden olmadığı, o halde mahkemece şikayetçinin işbu şikayette aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetçinin alacaklı olduğu dosyanın incelenmesinde; İİK'nın 106. ve 110. maddeleri uyarınca ihale konusu taşınmazlar için süresinde satış talep edilip avans yatırılmadığından ihale tarihi itibariyle haczin düştüğünün anlaşıldığı, o halde mahkemece şikayetçinin aktif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle şikayetinin reddi gerekeceği-
28.02.2018 ve 06.03.2018 tarihlerinde fiil ehliyetine haiz olmadığı yönünde kanaat bildirdiği, somut olayda, borçlunun imzaya ve borca itiraz başvurusu üzerine, gerek borçlu vekili tarafından gerekse de, borçlunun yargılama sırasında vefat etmesi üzerine mirasçılar vekili tarafından aşamalarda müteveffa borçlunun hukuki işlem ehliyeti bulunmadığına ilişkin iddialarının her zaman (süresiz) şikayet yolu ile ileri sürülebileceği, her ne kadar, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi raporlarında, müteveffa borçlunun senedin tanzim tarihinde hukuki işlem ehliyetine sahip olduğu yönünde kanaat bildirilmiş ise de, müteveffa borçlunun takip tarihi itibari ile fiil ehliyetine haiz olmadığı yönünde kanaat bildirdiğinden, takip tarihi itibari ile borçlunun takip ehliyeti bulunmadığından, dava tarihi itibari ile dava şartı (takip şartı) noksanlığının sonradan giderilmesi mümkün ise de, takibin doğrudan fiil ehliyeti bulunmayan borçluya karşı başlatılmasının usulsüz olduğu, icra takibindeki eksikliğin sonradan giderilemeyeceği-
Tüketici işlemi niteliğindeki banka kredileri nedeniyle hayat sigortası yapılmış olması durumunda, bankanın poliçe limitleri dahilinde kalan kredi alacağını öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerektiği, bu hususun, banka tarafından tüketicinin mirasçıları (halefleri) hakkında dava açılabilmesinin ön şartı olduğu- Banka tarafından tüm hukuki yollar tüketilmeden mirasçılara karşı takip başlatılmasının dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceği (BAM Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi istemi)-
Somut olayda; Katma Değer Vergisi’nin tahsil edildiği noktasında tartışmanın bulunmadığı, bu bağlamda verginin iadesinin muhatabı vergi dairesi olduğundan, mahkemece yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Taşınmazın muhammen bedelinin 700.000 TL, ihale bedelinin ise 1.100.000 TL olduğu, taşınmazın muhammen bedelin üzerinde satılması nedeni ile hukuki yarar yokluğundan şikayetin usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Takip konusu ilamın, UYAP sisteminde yapılan sorgulamasında 11.3.2021 tarihinde kesinleştiğinin tespit edildiği, bu suretle ilamın şikayet tarihinden önce kesinleşmesi nedeniyle borçlunun şikayette hukuki yararı bulunmadığı belirtilerek, istinaf başvurusunun reddi gerekeceği-
Takibin tarafı olmayan şikayetçi (iptal davasının davalısı) üçüncü kişinin, dosyanın işlemden kaldırılmasını (İİK. 78) talep edemeyeceği- Aktif husumetin dava tarihinden karar kesinleşinceye kadar mevcut olması gerektiği- Taşınmazın kayden maliki olan şikayetçi-üçüncü kişinin İİK. 106, 110 gereğince şikayette bulunmakta aktif husumeti bulunsa da, şikayet tarihi itibariyle bulunan aktif husumetin, şikayetçinin kayden maliki olduğu taşınmazın ihalede davalı alacaklıya satılması ve ihalenin kesinleşerek  tescil yazısının yazılması ile sona erdiği-
İİK'nın 89. maddesi gereği borçlunun 3. kişideki hak ve alacaklarının haczi için haciz ihbarnamesi gönderilmesi halinde, 3. kişinin, borçluya ait hak ve alacak var ise haciz ihbarnamesi gereği işlem yapması, yok ise icra dairesine itirazlarını bildirmesi gerektiği, bu durumun 3. kişinin hukukunu ilgilendirmekte olduğu, borçlunun korunmaya değer hukuki yararı olmadığından onun tarafından şikayet konusu yapılamayacağı-
Yargı harçlarının, 492 sayılı Harçlar Kanunda düzenlenmiş olup, dava açarken harç yatırılması şartının, HMK.'nin 114. maddesinde belirtilen dava şartlarından olmadığı- Dava harçlarının özel kanun ile düzenlenmiş olduğu- İhalenin feshi talebinin 30.11.2021 tarihinden sonra yapılması halinde kanunda belirtilen istisnai taraflar dışında kalan gerçek yada tüzel kişiler tarafından yapılması halinde ihale bedeli üzerinden nispi harca tabi olduğu ve nispi harcın yarısının peşin yatırılması gerekeceği- Aynı şekilde ihale bedelinin %5'i oranında da teminat yatırılması gerekeceği- Dava harcının yatırılması sağlanmadığından teminatın yatırılıp, yatırılmamasının ve teminatın yatırılmasına ilişkin ara kararının hukuki sonucunun da olmadığı-