Sicil kaydının düzeltilmesi talebine konu şirketlerin re'sen terkin işlemlerinin usulüne uygun olmadığı iddiasıyla açılan ihya davasının derdest olduğu ve bu şirketlerin işlemleri dolayısıyla bir takım vergi ihtilaflarının da bulunduğu gözetilip, şirketlerin 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinin hatalı uygulanması nedeniyle ihyasına karar verilmesi halinde tüzel kişiliklerinin ayakta kalacağı dikkate alınarak davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının varlığının kabul edilmesi gerekeceği, bu durumda mahkemece, şirketlerin ihyasına yönelik davanın sonucu beklenilip bu sonuca göre yapılacak değerlendirmeyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi olmasının doğru olmadığı-
İlk Derece Mahkemesince İİK'nın 134. maddesinde belirtilen ilgililerden olmayan davacının açtığı davada nispi harç ve teminat yatırtmaya yönelik olarak 492 sayılı Harçlar Kanununun 30 vd. maddeleri ile HMK'nın 114 ve 115. maddelerinin değerlendirilmemesinin hatalı olduğu- Nispi harç ve teminat hususunu gerekçede değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesinin "...süre verilmesine gerek yoktur." şeklindeki gerekçesinin yerinde olmayıp, Harçlar Kanunu'nun 30. maddesine aykırı olduğu, süre verilmemesinin adil yargılanma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali sonucunu doğuracağı- İİK'nın değişik 134. maddesindeki ilgisiz kişilerden alınacak teminatın da HMK'nın 84. maddesindeki "yargılama giderlerine" yönelik teminat olmayıp, HMK'nın 114/2. maddesindeki dava şartı niteliğindeki teminat olduğu- İlk Derece Mahkemesince öncelikle davacıya nispi harcı yatırması için Harçlar Kanunu'nun 30. maddesine uygun şekilde süre verilmesi, harç tamamlanır ise teminata ilişkin işlem yapılması, harç yatırılmaz ise Harçlar Kanunu'nun 30. maddesindeki düzenlemeye uygun olarak karar verilmesi gerekirken bu hususlar hiç değerlendirilmeden karar verilmesinin ve Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- İİK'nın 134. maddesine 7343 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen 3. ek fıkra uyarınca ilgisiz kişinin/kişilerin davasının reddi halinde para cezasına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin isabetsiz olduğu-
Davacı ilaç formülasyonunun, davalının patentine tecavüz etmediğinin tespiti istemi- İlk derece mahkemesince Yargtay 11. HD.'nin 2016/14642 E. 2018/6811 K. ve 06.11.2018 tarihli emsal kararına dayanılarak dava tarihi itibariyle ruhsat alınmayan dava konusu formüle ilişkin menfi tespit davasının hukuki yarardan yoksun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği- Bölge Adliye Mahkemesince, 6769 sayılı K. m. 154 hükmüne göre davacı tarafın dava konusu ettiği formüle ilişkin ticari faaliyete giriştiğine dair ciddi delil ve belge sunmadığı, bu nedenle davanın hukuki yarardan yoksun olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu belirtilerek istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği- İlk derece mahkemesinin gerekçesine dayanak yaptığı hususun dava konusu davacı formülünün ruhsat aşamasında olmadığından hareket ettiği, Bölge Adliye Mahkemesinin ise davacının anılan formülü konu alan ciddi ticari faaliyet delillerinden yoksun olduğuna dayandığı, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesince, davanın esası hakkında ilk derece mahkemesinden tamamen farklı bir gerekçe ortaya konulduğu- Bu hale göre, Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp davanın esası hakkında ortaya konulan bu yeni gerekçe kapsamında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekirken başvurunun esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Miras reddeden şikayetçilerin tasarruf hakkı kalmadığı mallar üzerinde haczin kaldırılmasını talep etmekte hukuki yararının bulunmadığı-
Şirket yöneticiliğinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın şirket tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, diğer şirket ortağı davalılar yönünden açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği- T.C. Anayasası’na göre angarya yasak olup, burada ayrıca bir vergi kaybının da söz konusu olduğu, o halde, bu konuda alınmış bir karar olmasa bile yönetim kurulu üyeleri için uygun bir ücret verilmesi gerekeceği, bu durum karşısında mahkemece, huzur hakkı alacağı konusunda inceleme yapılarak, gerekirse bilirkişi aracılığıyla davacının ne kadar ücrete hak kazanacağının tespit ettirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Uyap üzerinden açılan icra takibinde, davalı borçluların icra takibine sonradan eklendiği, takip talebinde davalıların borçlu olarak görünmemelerinin Uyap sistemindeki bir hatadan kaynaklandığına yönelik bir verinin de olmadığı anlaşıldığından, takibe sonradan taraf eklenemeyeceği gözetilerek davacı tarafından davalılar aleyhine usulüne uygun şekilde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı ve itirazın iptali davası için bu husus bir dava şartı olduğundan davanın reddi gerektiği- Alacaklı vekilinin "UYAP üzerinden icra müdürlüğüne gönderdikleri XML formatındaki elektronik takip talebinde, takibin tüm borçlularının isimlerinin yer aldığını, takibin başlatıldığı dönemde icra takibine kefil olarak eklenen borçluların taraf sıfatları kefil olarak göründüğünden UYAP'a kayıt sırasında borçlu olarak görünmediğini, kefil sıfatı taşıyan kişilerin UYAP'a kaydında sorun yaşandığını, bunu fark etmeleri üzerine XML formatındaki elektronik takipte borçlu olarak görünen kişilerin UYAP'a borçlu olarak eklenmesi takip tarihindeki talepleri ile talepte bulunulduğunu ve borçlulara ödeme emri gönderildiğine.." ilişkin itirazlarının yerinde görülmediği-
Davanın açıldığı sırada bulunmayan dava açmaktaki hukuki yararın ıslah yoluyla yargılama aşamasında oluşabileceği-
Davacı yanın talebinin, davalının davacılar hakkında 6769 sayılı Kanun'a aykırı hareket edildiği iddiasıyla yapılan şikayet nedeni ile haksız şekilde soruşturmaya maruz kalınması ve neticede tecavüz fiilinin olmadığı anlaşıldığından iftiraya dayalı maddi-manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, dolayısıyla söz konusu talebin fikri mülkiyet hukuku kapsamında talep edilen bir tazminat olmayıp, davacıların davalının iftira eylemi sonucunda haksız şekilde yargılanmaları nedeniyle uğradıkları zararın tazminine yönelik olduğu, mahkemenin davayı, tecavüzün tespiti, kaldırılması ve tazminat davası olarak nitelendirilmesi doğru olmayıp, davacının iftiraya dayalı tazminat talebinin 6102 sayılı Kanun'un 5/A maddesi gereğince arabuluculuk dava şartına tabi olmadığı dikkate alınarak işin esasına girilip bir karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi ilamının icrasından ve bu ilamın icrası neticesinde davacının mallarına haciz konulmasından kaynaklandığı- İlamların icrası ile ilgili İİK hükümlerine aykırı uygulamaların şikayet yolu ile İcra Hukuk Mahkemesinde incelenip karara bağlanmasının esas olduğu- Şikayet yolu ile hacizlerin kaldırılmasını sağlayan davacı şirketin aynı hususu genel görevli mahkemede menfi tespit davasına konu yapmasında hukuki yararının bulunmadığı-
Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; borçlunun, aleyhine başlatılan adi kiraya ve hasılat kiralarına ait icra takibinin konusu olan alacak için daha önce.............. İcra Müdürlüğünün ............ Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin halen derdest olduğunu ileri sürdüklerinin görüldüğü, bu durumda, Dairemizin değişen içtihadı gereğince borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK’nın 16/2. maddesine dayalı şikayet niteliğinde olup, İlk Derece Mahkemesince istemin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, talebin itiraz olarak nitelendirilmesi ile yazılı şekilde sonuca gidilmesinin ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddinin yerinde görülmemiş olduğu-