Takip konusu borcun -örneğin; haciz sırasında- borçlu tarafından kabul edilmiş olması halinde, «borçlunun imza ihtarının -bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın- reddine» karar verilmesi gerekeceği—
Borçlunun, kesinleşen ve bir belgeye dayanmayan ilâmsız takip hakkında açtığı «borcu bulunmadığını» tesbite yönelik davada, alacağın varlığını isbat yükünün alacaklıya düşeceği–
Takip talebinde alacaklının yabancı parayı Türk parasına çevirme zorunluluğu yanında yabancı para alacağı için temerrüt faizi talep etmek isterse vade tarihi ile takip tarihi arasında işlemiş temerrüt faizini yine yabancı para olarak hesaplayıp (3095 sayılı Kanun 4/a), takip tarihindeki kur üzerinden Türk parası olarak talep etmesi gerekeceği, takip tarihinden sonra ise alacak Türk parasına çevrildiğinden, alacaklı Takip Talepnamesinde BK.nun 83. maddesinde (şimdi; TBK. mad. 99) öngörülen fiili ödeme günündeki rayice göre Türk Parası ile ödenmesine ilişkin seçimlik hakkını saklı tutmamış ise artık yabancı para alacağı üzerinden faiz yürütülemeyeceği-
Teyitli akreditifte lehdarın akreditif alacağının teyit bankasına ibraz edeceği belgeler karşılığında ibraz anında ve ibraz yerinde doğacağı, ödeme yerinin belgelerin ibraz edildiği yer olacağı, davalıya haciz ihbarnamesinin tebliğ edildiği tarih itibariyle takip borçlusu durumundaki lehdar şirketin davalı nezdinde herhangi bir alacağının doğmamış olması halinde, davalının itirazının haklı sayılıp, gerçeğe aykırı bir beyan söz konusu olmayacağı ve dolayısıyla davacı yararına İİK. 89/V uyarınca tazminata hükmedilemeyeceği–
Açık arttırmada taşınır malın satın alınmasıyla BK. 231 (şimdi; TBK. mad. 279) uyarınca satın alınan malın mülkiyeti satın alana ihale tarihinde geçerse de, açık arttırmanın temelinde muvazaa olduğunun ileri sürülebileceği ve hacizli malları ihalede satın almış olan kişinin -gelir ve kazancının bulunmaması, ev kadını olması, bir işte çalışmaması vb. nedenlerle- ihale bedelini ödeyebilecek ekonomik güce sahip olduğunun kanıtlanmaması halinde, İİK. 97/a’da öngörülen ve borçlu yararına olan «mülkiyet karinesi»nin aksini kanıtlamamış sayılacağı ve ihalede satın alınan malların mülkiyetinin alıcıya geçmemiş olacağı–
Davalı tarafın dayandığı 19.08.1991 tarihli ve 18.10.1993 tarihli protokollerin Müflis Marmarabank kayıtlarında yer almadıkları, adi yazılı şekilde düzenlendikleri, (noterde onaylanmış olmadıkları); bu durumda protokol tarihlerinin HUMK.nun 299. maddesi uyarınca davacı iflas idaresini bağlamayacağı-
Davalının, borçlu ile hukuki işlemde bulunan kişi olmaması -dördüncü kişi olması- halinde, hakkında İİK.nun 278. maddesinin değil, İİK. 282. maddesi vasıtasıyla İİK.nun 280. maddesinin uygulanacağı, bu durumda "bu davalının kötüniyetli olduğu"nun davacı alacaklı tarafından kanıtlanması halinde lehine yapılan tasarrufun iptali gerekeceği–
Mercice usulsüz yapılan tebligat gözardı edilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden borçluların kıymet takdiri raporuna karşı yapmış oldukları itiraz değerlendirilmeden satışın gerçekleştirildiği, kıymet takdirine itiraz hususu ihalenin feshi aşamasında Yargıtay’ca değerlendirilebileceğinden kıymet takdiri raporu kesinleşmeden, satışın gerçekleştirilmesi usulsüz olduğu cihetle Merciin bu sebebe dayalı ihalenin feshi istemini reddetmesinin doğru olmayacağı- İcra müdürlüğünce ilanın şeklinin alakadarların menfaatine uygun olarak tayini gerekeceği, satışı yapılan yerlerin özellikleri ve değeri göz önüne alındığında Türkiye genelinde yayın yapan tirajı yüksek gazetelerden birisinde ilanın yapılmasının, ayrıca köyde bulunan taşınmazlar için, köyde, şehir merkezinde bulunan taşınmazlar için ise, belediyede de ilan yaptırılmasının gerekeceği-