Dava konusu köşe yazısının içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tarafından HSYK görüşmeleri sırasında sunulduğu iddia edilen kararnamenin ve öncesinde yaşanan bir takım gelişmelerin yazı konusu yapıldığı, kararnamede Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan taslak dışında, özel yetkili Hakim ve Savcıların görev yerlerinin değiştirilmesi isteminin değişik yorumlar katılarak eleştirildiği, davacının HSYK önemli ve kritik görevi nedeniyle eleştiri niteliğindeki bu yazıya katlanması gerektiği, yazıya ilişkin anlatım ve okuyucunun ilgisini çekmeye yönelik "Arsızlık mı, yüzsüzlük mü?" şeklindeki başlıkla yazı içeriği karşılaştırıldığında, eleştirilen konu ile anlatım arasında düşünsel bağlılık unsurlarının korunduğu, davacıya "arsız" şeklinde her hangi bir nitelendirmenin yapılmadığı, bu haliyle yazıda hukuka aykırılık unsuru bulunmadığı-
Yazı güncel bir konuya ilişkin olup görünür gerçeğe uygun olup, konunun kamuoyuna yansıyış biçimi göz önünde tutulduğunda, düşünsel bağlılığın korunduğunun da kabul edilmesinin gerekeceği-
Gerçek dışı olan yayın sebebiyle davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekeceği ancak manevi tazminata hükmedildiğinde davacı yönünden manevi yönden tatmin sağlanacağından, yayının üzerinden uzun bir zaman da geçmiş olduğundan ayrıca kararın yayınına da gerek kalmayacağı-
İlgili gazetede "F. Lisesinin Garip Disiplin Anlayışı" başlıklı yazıda gazeteci aynı zamanda öğretmen olan yazarın, oğlunun başına gelen olaylarla ilgili olarak okulun disiplin uygulamaları hakkında eleştirilerini dile getirdiği, bu eleştirilerin bir kısmında dosya kapsamına ve dinlenen tanık beyanlarına göre doğruluk payı bulunduğu mahkeme kabulünde olmasına rağmen; yerel mahkemece, davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulamayacağı-
Davacı ile dava dışı eş arasında görülen boşanma davasında, eşin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle hükmedilen manevi tazminat ile davalının haksız fiil niteliğindeki eylemi sonucunda davacının kişilik hakkı kavramı içerisinde yer alan aile bütünlüğünü ihlali karşısında, hükmedilmesi gereken manevi tazminatın birbirlerinden tamamen farklı olup, eşin eyleminden ayrı olarak değerlendirilmesinin gerekeceği-
Yayının bütünü itibariyle güncel ve devam eden bir soruşturma hakkında bilgi verme aydınlatma amacı taşıdığı, doğrudan ya da dolaylı olarak davacıyı hedef alarak suçlu imiş gibi gösterme ya da halen yargılanıyor gibi gösterme amacı taşımadığı ilgisi sebebiyle daha önceki soruşturma hakkında bilgiler yazıldığı, bu bağlamda davacının adının da yazılmasının yayının bütünlüğü içinde ayrıntı niteliği taşıdığı, davacının "Yüksekova çetesi diye adlandırılan" soruşturma ve kovuşturmaya tabi tutulup yargılanması olgusunun gerçekliği karşısında, yargılama sonucunun yayında belirtilmemesinin kişilik hakkına saldırı oluşturmadığı, konu ile ifade arasında düşünsel bağlılık bulunduğu, böylece davaya konu yayının hukuka uygun olduğun kabul edilmesi gerekeceği-
Davacı taraf davalının kısa mesaj yolu ile kendisini tehdit ettiğini iddia edip, davalının da buna karşılık olarak, " Ben Bozkaya Ortapedideyim bu dediklerini yapacaksan oraya gel" sözlerini söylediğini kabul ettiği görülmekte ise de gönderilen bu kısa mesaj içeriğinde tehdit unsuru bulunmayıp manevi tazminatı gerektirmeyeceği-
Davalı muhalefet partisi lideri tarafından kullanılan aşağılayıcı, tahkir edici üslup ve ifadelerin eleştiri olarak kabul edilmesinin mümkün olmayacağı-
Davalı milletvekili "hortumculuk" suçlaması üzerine suçlayanları ispata davet etmiş ve ispat edilmemesi halinde "şeref yoksunu ilan edeceğini bildirmiş olup, davalı milletvekilinin "şeref yoksunu ilan ediyoruz, şeref yoksunu", "çıkarıp göstermezseniz şeref yoksunusunuz, şerefsizsiniz" şeklinde sözler sarfettiği anlaşıldığından manevi tazminatın kısmen kabulünde isabetsizlik olmadığı-
Davaya konu olay, objektif sınırlar içinde kalarak, görünen ve bilinen gerçeği kaleme almaktan ve yayınlamaktan başka eylemi olmayan davalılar hakkında kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilemeyeceği-