İlamda faize ilişkin bir hüküm bulunmaması halinde alacaklının ilk yaptığı takipte karar tarihinden itibaren faiz istememiş olması halinde, faiz için müstakilen ikinci bir (yeni) takip yapamayacağı, buna karşın ilamda faize hükmedilmiş olması ve asıl alacağın ödenmiş olması halinde, alacaklı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış olsa dahi BK. 113/II (şimdi; TBK. mad. 131/2) uyarınca yani bir takiple faiz isteyebileceği–
Borçlu hakkındaki takip kesinleşmeden icra kefiline ‘icra emri’ çıkarılamayacağı gibi, borç miktarı kesinleşmeden kefil hakkında takibe devam edilemeyeceği-
Yapmış olduğu takipten feragat etmiş olan alacaklının hakkın özünden (alacağından) feragat etmiş olmayacağı, daha sonra aynı alacağı için yeniden takipte bulunabileceği–
4969 s. K’nun geçici 2. maddesi gereğince mahkemece verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının, borçlu şirket hakkında icra takibi yapılmasını önler nitelik taşımadığı–
«Takip talebinin İİK.’nun 58, ödeme emrinin de İİK.’nun 60. maddelerine uygun olarak düzenlenmediği»ne ilişkin başvurunun şikayet yoluyla icra mahkemesine (tetkik merciine) bildirilebileceği-
Takip dayanağı belgenin aslının veya onaylı örneğinin alacaklı tarafından icra dosyasına verilmemiş olması halinde, borçlunun şikayeti üzerine, icra mahkemesince «ödeme emrinin iptaline» karar verilmesi gerekeceği-
Kredi sözleşmesinde «müşterek borçlu ve müteselsil kefil» konumunda olan «ipotek borçlusu» ve hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılmadan da, takip yapılabileceği–
«Tanzim yeri» unsurunu içermediği için “bono” niteliğinde bulunmayan senedin ciro yoluyla devredilemeyeceğinden, bu şekilde devredilerek alacaklı durumuna gelmiş olan kişinin, bu senedi genel haciz yoluyla dahi takip konusu yapamayacağı-