Anayasanın 46/son maddesi uyarınca «kamulaştırma bedeli alacakları için, kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz» talep edilebilse de, icra talebinde % 55 oranında faiz istemiş olan alacaklının -talebini sınırlamış olduğu için- bu hükümden yararlanamayacağı–
İlamda «kıdem tazminatından doğan faizin davalıdan alınarak davacıya verilmesine...» şeklinde hüküm kurulmuşsa, bu hükümle faiz alacağı kapitale dönüşmüş olacağından, bu alacağa tekrar faiz yürütülemeyeceği–
İcra takibinin vekil aracılığı ile yapılmış olması halinde, takip talebinde (ve ödeme emrinde) alacaklının adresi yazılmamış dahi olsa, dosya içindeki vekaletnamede alacaklının adresi belli olduğundan, bu eksikliğin her zaman tamamlatılabileceği-
Sadece «takip talebi»nde veya hem «takip talebi»nde ve hem de «ödeme (icra) emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk parası ile tutarının (karşılığının) '- «harca esas değer» olarak- gösterilmemiş olması halinde, icra mahkemesince doğrudan doğruya (kendiliğinden) veya (süresiz) şikayet yoluyla yapılacak başvuru üzerine «takibin iptaline» karar verilmesi gerekeceği, İİK. 58/II-3 hükmünün devletin hükümranlık hakları ve kamu düzeniyle ilgili bir hüküm olduğu–
Alacaklının gerek "takip talebi" ve gerekse "ödeme emri"nde, «yabancı para alacağını hangi tarihteki kur üzerinden talep ettiğini açıklamamış olmasının takibin iptalini gerektirmeyeceği–
İlamda faize ilişkin bir hüküm bulunmaması halinde alacaklının ilk yaptığı takipte karar tarihinden itibaren faiz istememiş olması halinde, faiz için müstakilen ikinci bir (yeni) takip yapamayacağı, buna karşın ilamda faize hükmedilmiş olması ve asıl alacağın ödenmiş olması halinde, alacaklı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmamış olsa dahi BK. 113/II (şimdi; TBK. mad. 131/2) uyarınca yani bir takiple faiz isteyebileceği–
Borçlu hakkındaki takip kesinleşmeden icra kefiline ‘icra emri’ çıkarılamayacağı gibi, borç miktarı kesinleşmeden kefil hakkında takibe devam edilemeyeceği-