Yabancı para alacağına dayalı takiplerde, yabancı para üzerinden değil, yabancı paranın takip tarihindeki Türk parası karşılığı üzerinden inkâr tazminatına hükmedilmesi gerekeceği–
Takip talebi ve ödeme emri borçlu «A.Ş.» hakkında düzenlendikten sonra, takip sırasında borçlunun «Limited Şirket» haline dönüşmüş olmasının yapılan takibi etkilemeyeceği–
Kefil konumunda bulunduğu bonodan dolayı icra dosyasına ödediği borç için rücu belgesine dayanarak borcu ödeyen kişinin, keşideci hakkında borcun tamamından dolayı takip yapabileceği fakat, kefil durumunda olan diğer borçlu hakkında takipte bulunamayacağı–
Takip talebinde, takip konusu yabancı para alacağının Türk parası karşılığının -«harca esas değer» olarak- gösterilmiş olmasına rağmen, o «icra emri»nde bu zorunluluğa uyulmamış olmasının, «icra emrinin iptaline» neden olacağı–
Hazine avukatı bulunmayan yerlerde, Mal Müdürlüğüne yapılan 89/1 tebligatının geçerli olacağı-
İlamda hükmedilen yabancı para alacağının da -İİK. 58/II-3 uyarınca- Türk parası karşılığının hem takip talebinde ve hem de icra emrinde gösterilmesi gerekeceği, eğer takip talebinde bu husus yerine getirilmemişse «talebin iptaline» (eğer sadece icra emrinde bu husus yerine getirilmemişse «icra emrinin iptaline»), icra mahkemesince (süresiz) şikayet üzerine veya doğrudan doğruya karar verileceği–
İlanen tebligat yapılabilmesi için «muhataba Teb. K. ve Teb. Tüz.’ne göre tebligat yapılamamış olması» «yapılan soruşturmaya rağmen ikametgahının meskeninin/işyerinin tesbit edilememiş olması» gerektiği–
Âdi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, aktif ve pasif dava/takip ehliyeti olmadığı, bu nedenle takip (ve davaların) bütün ortaklara karşı açılması gerektiği–