Sadece «takip talebi»nde veya hem «takip talebi»nde ve hem de «ödeme (icra) emri»nde, takip konusu yabancı para alacağının Türk parası ile tutarının (karşılığının) '- «harca esas değer» olarak- gösterilmemiş olması halinde, icra mahkemesince doğrudan doğruya (kendiliğinden) veya (süresiz) şikayet yoluyla yapılacak başvuru üzerine «takibin iptaline» karar verilmesi gerekeceği, İİK. 58/II-3 hükmünün devletin hükümranlık hakları ve kamu düzeniyle ilgili bir hüküm olduğu–
İki şirketin “…. Ortak Girişimi” unvanı adı altında bir “adi ortaklık” oluşturmuş olmaları ve her iki şirketin “adi ortaklık” hükümleri kapsamında davada taraf olup, davayı takip etmiş olmaları halinde, taraf teşkilinin sağlanmış olacağı-
Takip dayanağı belgenin aslının veya onaylı örneğinin alacaklı tarafından icra dosyasına verilmemiş olması halinde, borçlunun şikayeti üzerine, icra mahkemesince «ödeme emrinin iptaline» karar verilmesi gerekeceği-
Hukuk davalarında olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da ‘taraf ehliyeti’ne sahip olmaları gerektiği, yalnız gerçek ve tüzel kişilerin ‘taraf ehliyeti’ bulunduğu, taraf ehliyetine ilişkin şikayetlerin süreye bağlı olmadığı (bu nedenle ‘sosyal hizmetler çocuk esirgeme kurumu S. çocuk yuvası’, ‘Karaman 82. Yıl Devlet Hastanesi Baştabipliği’, ‘Kırşehir Sağlık Müdürlüğü’, ‘…… Milli Eğitim Müdürlüğü’, ‘Jandarma Genel Komutanlığı’, ‘Hasköy ve Hasköy Spor Tesisleri’, ‘N. Petrol E.can Akaryakıt’ adına çıkarılan ödeme emrinin geçerliliği bulunmadığı)–
Borçluya gönderilen tebligat zarfında sadece “ödeme emrinin gönderildiği” belirtilip, ayrıca “takibe dayanak belgelerin de gönderildiği” hususu açıklanmamış olduğundan, icra mahkemesince, borçlunun şikayeti üzerine “ödeme emrinin iptaline” karar verilmesi gerekeceği-
Faiz alacağı mahkeme ilamıyla hükmedildiği hallerde açıkça feragat edilmediği sürece hukuki varlığını koruyacağından alacaklı fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile zamanaşımı süresinin dolmasına kadar ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağını her zaman talep edebileceği-
Miras bırakan aleyhine başlatılmış olan ilk takip ile, doğrudan doğruya mirasçılar aleyhine yapılmış olan ikinci takip arasında derdestlik bulunduğunun ileri sürülemeyeceği-