Âdi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından aktif ve pasif dava (takip) ehliyetinden yoksun olduğu, takibin (ve davanın) bütün ortaklar tarafından (bütün ortaklara karşı) açılması gerektiği -Adi ortaklık adına çıkartılan ödeme emrinin geçerliliği bulunmadığından adi ortaklık hakkında yapılmış olan takibin -süresiz şikayet yolu ile- iptale karar verilmesi gerekeceği-
İİK’nun 58/3 ve 60/1 maddelerine dayalı şikayet devletin hükümranlık hakları ve kamu düzeniyle ilgili olması nedeniyle süreye bağlı olmadığı–
Ölü kişi (borçlu) hakkında takip açılamayacağı ve yapılan takibin, borçlunun mirasçılarına yöneltilemeyeceği (mirasçılar hakkında yeni bir takip yapılması gerekeceği)– Not: 6100 sayılı yeni HMK’ nun 124/4 maddesindeki “dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklindeki yeni düzenleme nedeniyle, aşağıdaki içtihatlarda bahsi geçen 04.05.178 Tarih ve 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı önemini yitirmiştir…
Ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmesinin, BK.’nun 101. maddesi (şimdi; TBK. mad. 117) anlamında bir “ihtar” kabul edilerek, borçlunun bu suretle temerrüde düştüğü sonucuna varılıp, “takip talebiyle temerrüde düştüğü”nün benimsenemeyeceği-
Alacaklının gerek "takip talebi" ve gerekse "ödeme emri"nde, «yabancı para alacağını hangi tarihteki kur üzerinden talep ettiğini açıklamamış olmasının takibin iptalini gerektirmeyeceği–
Alacağın temliki halinde, alacak hakkının, bunu devralan üçüncü kişiye geçeceği, alacağı devredenin alacak üzerinde tasarruf etme yetkisini kaybedeceği-
Faturaya dayalı olarak yapılan icra takiplerinde, takip dayanağı faturanın fotokopisinin, ödeme emri ile birlikte gönderilmesinin gerekmeyeceği-
Faiz alacağına mahkeme ilamında hükmedilmiş olması halinde, BK.’nun 113/II (şimdi; TBK. mad. 131/2) maddesi uyarınca halin icabından anlaşılan durum gereği, bu alacaktan açıkça feragat edilmediği müddetçe, faiz alacağı hukuki varlığını koruyacağından, alacaklının fazlaya ilişkin hakkını saklı tutmasa bile, zaman aşımı süresinin dolmasına kadar, “ilamda yazılı eksik kalan faiz alacağı”nı her zaman ayrı takip yaparak talep edebileceği-
Siyasi Partiler Kanunu uyarınca siyasi partiyi temsil yetkisi genel başkana ait olduğundan, parti adına dava açma, davada husumet yetkisi genel başkana ve ona izafeten parti tüzüğünün göstereceği parti mercilerine ait olduğu; il ve ilçe yönetiminin partiyi temsil yetkisi bulunmadığı-
Borçlunun ‘ödeme emrine dayanak teşkil eden belgenin ödeme emrine eklenmediğinden bahisle ödeme emrinin iptali’ için icra mahkemesine yaptığı başvurunun ‘şikayet’ niteliğinde olduğu–