Davacı-alacaklının, icra mahkemesinden, "yetki" istemeden, doğrudan doğruya mahkemede "tasarrufun iptali davası" açabileceği-
İptâl davasında, mahkemece "dava konusu noter senedinin aksinin aynı kuvvette bir delille çürütülmesi"nin istenemeyeceği (her türlü delille iddianın ispat edilebileceği)-
İptâl davalarında, borçlu ile işlemde bulunan davalı -üçüncü kişilerin, "dava konusu taşınırları/taşınmazları satın alabilecek mali güce sahip olup olmadıkları"nın mahkemece araştırılması gerekeceği-
Dava konusu ipoteğin dava sırasında kaldırılmış olması halinde mahkemece "konusu kalmadığından, karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerekeceği-
İptâl davalarında, iptâle konu işlemin birden çok guruba girmesi halinde -HUMK 76 (şimdi; HMK. 33) uyarınca- hakimin kendiliğinden iptal konusu tasarrufun yasanın hangi maddesinin kapsamına girdiğini tesbit etmesi gerekeceği–
İptâl konusu tasarrufun yapılmasına katılan ve bu nedenle iptâl davasının açılmasına neden olan davalı üçüncü kişilerin de yargılama giderleri ile sorumlu tutulması gerekeceği, HUMK. 94/II (şimdi; HMK. 312/2) hükmünden bu kişilerin yararlanamayacağı)-
Borçlunun gelini olan davalının, borçlunun durumunu ve maksadını bilmesinin, hayatın olağan akışına uygun olacağı–
Gerçek değerinden çok fazla yaklaşık üç misli bedelle taşınmazı satın alan üçüncü kişinin bu davranışının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, bu nedenle taraflar arasında inançlı sözleşme olduğunun kabulüyle İİY. 280/I,II uyarınca satış işleminin iptaline karar verilmesi gerekeceği–
Borçlunun eşinin, "kocasının mal kaçırma kasdını bilmediğini" iddia etmesinin hayatın olağan akışına ters düşeceği–
Daha önce borludan kiraladığı aracı daha sonra borçludan satın alan, borçlunun da ortağı bulunduğu davalı şirketin, borlunun bu satıştaki amacını ve durumunu bilmemesinin, hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği–