Gerekçesiz hüküm kurulamayacağı (HUMK. 388, şimdi; HMK. 297, Anayasa 141); ayrıntılı gerekçe göstermeden sadece "dava şartları oluşmadığı"ndan bahsedilerek hüküm kurulamayacağı–
İnfazda problem yaşanmaması için, mahkemece verilen tasarrufun iptaline ilişkin ilamda (ilamın hüküm fıkrasında) iptaline karar verilen parseller yönünden, tasarruf tarihi ve hisse oranı belirtilerek hüküm kurulması gerekeceği–
Üçüncü kişinin, dava konusu mal veya hakkı "dava sırasında elinden çıkarması" veya "elinden çıkardığının dava sırasında öğrenilmesi" halinde, davanın ıslahına gerek kalmadan davacı-alacaklının, "davaya 'bedel davası' olarak devam edilmesini" isteyebileceği gibi "kötü niyetli olduğunu ileri sürdüğü dördüncü kişiyi davaya dahil ederek, davaya devam edilmesini" sağlayabileceği- Bu seçim hakkının mahkemece davacıya hatırlatılması gerekeceği–
BK. 18 (şimdi; TBK. mad. 19) ve İİK. 277 vd. dayanılarak, terditli olarak "muvazaa" ve "tasarrufu iptal" davalarının birlikte açılabileceği–
Borçlu tarafından, bir mahalli gazetedeki "isim hakkı"nı, aynı şehirdeki başka bir şirkete devretmesinin, İİK. 280/III'de düzenlenen "ticari işletmenin devri" niteliğinde olduğu -Benzin istasyonun devrinin borçlu ile davalı üçüncü kişinin aynı sektörde faaliyet göstermeleri nedeniyle, davalı üçüncü kişinin, "borçlunun vergi borcu bulunduğunu ve mal kaçırma kasdı"nı bilebilecek kişilerden olduğu 6183 s. K.'dan kaynaklanan tasarrufun iptali davalarında da, İİK. 280/III hükmünün kıyasen uygulanması gerekeceği–
Davalı kefil yönünden borcun doğum tarihinin; ortağı ve kefili olduğu şirketin borçlandığı tarih olarak kabulü gerektiği-
Dava sonucunda aleyhine karar verilen taraf, aleyhine verilen kararı süresinde temyiz etmemiş olsa bile, karşı tarafın temyiz dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren on gün içinde vereceği "cevap dilekçesi" ile birlikte temyiz yoluna başvurabileceği "katılma yoluya temyiz"–
İİK.nun 278 vd. maddelerinde iptâl edilebilecek bütün tasarrufların sınırlı olarak sayılmamış olduğu, kanunda iptâle tabi bazı tasarruflar içinde genel bir tanımlama yapılarak hangi tasarrufların iptâle tabi olduğu hususunun tayin ve takdirinin hakime bırakılmış olduğu–