İtirazın kaldırılması talebinin reddi ve itirazın kaldırılması kararlarının temyiz edilebilirlik niteliğinin tespitinde asıl alacak miktarının esas alınacağı- Direnme kararının verildiği 22.06.2022 tarihinde temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırı 107.090,00 TL olmakla uyuşmazlığa konu asıl alacak miktarı (90.495,55 TL) dikkate alındığında 2004 sayılı Kanun'un 364 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmadığı- "Borçlu vekilinin temyiz sebepleri gözetildiğinde uyuşmazlık konusu miktar toplam 90.495,55 TL asıl alacak ve asıl alacağın % 20'si oranında icra inkâr tazminatının ilişki olduğu, uyuşmazlık konusu değerin İİK m. 364/1'de belirtilen kesinlik sınırını geçtiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
6 aylık itirazın kaldırılması davası açma süresinin itirazın alacaklıya tebliği ile başlayacağı- Borçlunun "itirazın iptali için davası açmak adına arabuluculuk süreci işleten alacaklının itirazdan haberdar olduğunu" ilişkin savunmasına itibar edilmediği-
12. HD. 21.09.2023 T. E: 2022/13605, K: 5251
Takip dayanağının hamiline düzenlenmiş senet olduğu ve bu suretle bono vasfında olmadığının anlaşıldığı, alacaklının itirazın kaldırılması istemi, takip dayanağı belgenin, İİK'nın 68. maddesinde belirtilen belgelerden olmaması sebebiyle esasa ilişkin olmayan bir nedenle reddedildiğinden, mahkemece, İİK'nın 68. maddesinin son fıkrası uyarınca alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Takas mahsup talep eden davacının, kendisinin alacaklı olduğu .............. İcra Müdürlüğü'nün .................. sayılı dosyasında borçlu şirkete gönderilen ödeme emrinin tebliğ edilip edilmediği tespit edilemediği gibi icra dosyası içerisinde bulunan ............ İcra Hukuk Mahkemesi'nin.................sayılı ilamı ile borçlu şirket hakkında açılan takibin iptaline karar verildiğine dair karar yer alması karşısında borçlu şirket hakkındaki takibin kesinleşip kesinleşmediğinin tespiti ile takibin kesinleşmesi halinde takas mahsup kapsamında yeniden değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra müdürlüğünce "tahliye talebi" içermeyen takip talebine dayalı olarak örnek 13 ödeme emri gönderilemeyeceği, gönderilse bile alacaklının, böyle bir ödeme emrine dayanarak taşınmazın tahliyesini isteyemeyeceği- Davalı borçlu kiracının ödeme olgusunu ispat edemediği, uyarlama davasının, icra hukuk mahkemesindeki itirazın kaldırılması davasında bekletici mesele yapılması savunmasının, tahsil talebine konu edilen kira dönemi ve icra hukuk mahkemesinin özel yargılama usulü dikkate alındığında yerinde olmadığı-
Belediyelerin tacir olarak kabulü mümkün olmadığı gibi davacı alacaklının tacir olması ve işlerinin ticari olması ilkesinin burada işlevsiz hale geldiği, bu durumda, davalı borçlu tacir olmadığına göre takipte ticari faiz ile sorumlu tutulmasının doğru olmadığı, o halde mahkemece, faize ve oranına yönelik itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasında imzalanan arabulucuk tutanağı uyarınca borcun altı eşit taksitle ödenmesine karar verildiği, taksitlerden herhangi birinin aksatılması halinde takibe devam edileceği kararlaştırıldığından, arabuluculuk anlaşma belgesinin borçlu tarafından kabul edildiği ve icra edilebilirlik şerhi ile ilam niteliği kazanan belgeye dayalı olarak takip başlatılmasında hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı-
Kefil olduklarına dair herhangi bir açıklama içermeyen senet açısından, asıl borçlu hakkında girişilen ve devam eden takipte borcun ödenmediği, yapılan araştırmada da borca yetecek bir malvarlığına rastlanmadığı, bu haliyle kefil borçlular hakkında dava konusu takibin başlatılmasında bir usulsüzlük bulunmadığı-
Borçlunun ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresi içinde imzaya, borca ve ferilerine itirazda bulunduğu, ancak yargılama sırasında borçlu tarafından "takibe dayanak senet altındaki imza müvekkilime aittir ancak üst tarafı müvekkilim doldurmamıştır, müvekkilimin borcu olmadığından takibe dayanak senet yönünden herhangi bir ödemede bulunmadık" şeklinde beyanda bulunulduğu, bu durumda takip dayanağı belgenin imzası ikrar edilmiş kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belgelerden olduğunun kabulü gerektiği, borçlu tarafından her ne kadar borca itiraz edilmiş ise de yasada öngörülen şekilde itirazında haklılığını ispatlar nitelikte bir belge ibraz edilmediği, takip konusu alacağın esasına yönelik inceleme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle davalı borçlu aleyhine asıl alacağın %20'si oranında tazminata hükmedilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı-