Borçlunun süresinde icra dairesine usulüne göre itiraz etmemesi veya süresinden sonra itirazda bulunması nedeniyle icra takibinin kesinleşmesi üzerine sonra alacaklının «itirazın kaldırılması» istemiyle icra mahkemesine (tetkik merciine) yapacağı başvurunun -hukuki yarar yokluğu nedeniyle- reddedilmesi gerekeceği–
Yabancı para alacağına dayalı takibe itiraz edilmesi halinde takip tarihinde Türk parasına çevrilmiş olan miktar üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekeceği (yabancı para üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilemeyeceği)–
«E. hükmünü içermeyen ilam»ın, İİK’nun 68. maddesinde yazılı belgelerden olmadığı–
Faize faiz yürütülemeyeceği, bu durumun BK’nun 104/son maddesine aykırı olacağı–
İcra takibinden önce borçlusunu temerrüde düşürdüğüne ilişkin herhangi bir belge ibra etmemiş olan alacaklının, ancak takip tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebileceği–
BK. 486 (şimdi; TBK. mad. 585) uyarınca adi kefilin kefaletten dolayı sorumlu olabilmesinin ancak kefalet aktinden sonra borçlunun iflas etmesi veya hakkında takip yapılıp da alacaklının hatası olmaksızın takibin semeresiz kalması yahut borçlu aleyhine Türkiye’de takip yapılmasının imkansız hale gelmesiyle mümkün olabileceği- (Not: Doğrudan doğruya kefile başvurulabilmesi şartlarına; 6098 s. TBK.'yla, borçluya konkordato mehli verilmiş olması da eklenmiştir.)
Hesap kat tarihinden, takip tarihine kadar işleyen faizin, icra mahkemesince, bilirkişi aracılığıyla saptanması gerekeceği–
BK. 487 (şimdi; TBK. mad. 586) uyarınca alacaklının asıl borçluya müracaat etmeden ve rehinleri nakde tahvil ettirmeden kefiller hakkında icra takibi yapabileceği gibi, asıl kredi borçlusu hakkında da «tahsilde tekerrür olmamak üzere» rehnin paraya çevrilmesi yolu dışında genel haciz yoluyla takipte bulunabileceği-
Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde takip konusu yabancı para borcuna «devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı»nın uygulanacağı–