12. HD. 18.02.2025 T. E: 241, K: 1321
Borçlu tarafından imzası inkar edilmeyen kira sözleşmesinin, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre İİK m. 68/1'de sayılan takibe itirazın kaldırılmasını sağlayan belgelerden olduğu- Yap işlet devret sözleşmesi ise karma nitelikte bir sözleşme olduğundan kira sözleşmesi olduğunun kabulü mümkün olmayıp, alacağın varlığı ve miktarının İİK m. 68/1'de yazılı belgelerle ispatlanamadığı anlaşıldığından, bu sözleşmeye dayanılarak mahkemece "itirazın kaldırılmasına" karar verilemeyeceği-
12. HD. 12.02.2025 T. E: 2024/7631, K: 1055
Borçlunun takibe itirazının kaldırılmasına karar verilecek asıl alacak miktarının 465.000 TL olmasına rağmen 495.000 TL yazılmasının hatalı olduğu-
Mahkemenin İİK m.287 ve 297/I uyarınca verdiği, muhafaza tedbir kararları ile borçlunun malvarlığının dağılmasına engel olunarak geçici hukuki koruma sağladığı- Somut olayda genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine dayanak yapılan Ticaret Mahkemesinin müzekkeresi ilam niteliğinde belge olmadığı gibi İİK’nun 68. maddede belirtilen “…. Resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya belge…” niteliğinde de olmadığı; geçici hukuki himaye tedbirinin uygulanması için (X)banka yazılan bir müzekkere olduğu- Yukarıda açıklanan nedenlerle genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde takip borçlusu konumunda olan (X)bank A.Ş’nin süresinde icra dairesine yaptığı itirazın kaldırılması isteminin reddi yerine "itirazın kaldırılmasına ve borçlunun asıl alacağın yüzde yirmisi oranında hesaplanan icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, bu tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine" şeklinde hüküm tesisisin isabetsiz olduğu-
İİK’nın 68. maddesinde düzenlenen itirazın kaldırılmasında, icra mahkemesinin, öncelikle alacağın esasına ilişkin olmayan şekli ve takip hukukuna (alacaklının takip yapma yetkisine ilişkin olan) itirazları inceleyeceği, ardından takip hukukuna ilişkin itiraz yerinde bulunursa, alacağın varlığını ve (yapılmışsa) borçlunun alacağın esasına ilişkin itirazlarını incelemeden, alacaklının itirazın kaldırılması talebini reddedeceği-
Mahkemenin esasa ilişkin ilk kararının temyizi sonrasında Yargıtay ..... Hukuk Dairesinin .......... sayılı ilamı ile; davacı vekilinin icra inkar tazminatına hasren temyiz itirazlarının kabulü ile "...takip tarihi itibarı ile %40'dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken, %20 oranında karar verilmesi doğru değildir." gerekçesi ile davacı lehine bozulması ve bu bozma ilamına uyulması karşısında karardaki davalı lehine hükmedilen %20 oranındaki icra inkar tazminatı yönünden davacılar lehine usulü kazanılmış hak oluştuğu, oluşan usulü kazanılmış hak nedeni ile bozmaya uyularak verilen yeni kararda davalı lehine hükmedilecek icra inkar tazminatının %20 oranı geçemeyeceği, bozma sonrası kararda davalı lehine %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinin davacılar lehine oluşan usulü kazanılmış hakkın ihlali olup hatalı olduğu- Davacının yargılama sırasında ölümü üzerine davaya mirasçıların devam etmesi karşısında, hükmün "davacılar" denilerek oluşturulması gerekirken "davacı" denilerek oluşturulmasının "...hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde oluşturulmasını.." emreden HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olup, bu hususlar bozma sebebi ise de, bu yanlışlıkların giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Alacaklının takibine dayanak yaptığı dekontta vade mevcut olmadığına ve borçlunun, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117. maddesine göre temerrüde düşürüldüğüne dair dosya içerisinde herhangi bir belge de bulunmadığına göre, bu durumda borçlu ancak takip tarihi itibariyle temerrüde düşmüş sayılacağından takip tarihinden önceki dönem için alacaklının dayanak faturadan dolayı işlemiş faiz talep etmesinin yasal dayanağının bulunmadığı, o halde mahkemece, takip tarihinden önceki döneme ilişkin işlemiş faize yönelik itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesince borçlunun tazminatla sorumlu tutulması doğru ise de, tazminata, yabancı para alacağının takip tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı belirlenerek hükmedilmesi gerekirken yabancı para (Dolar) esas alınmak suretiyle tazminata karar verilmesi isabetsiz olup; hükmün bu nedenle bozulması gerekmekle beraber, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Alacaklının takipte sunmadığı bir belgeye itirazın kaldırılması aşamasında dayanamayacağı kuralı gereğince alacaklı yanca ilk kez itirazın kaldırılması aşamasında sunulan belgenin takip konusu alacakla aynı ve kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren belge niteliğinde olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, yine alacaklının dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunduğu borçlu kefillerin imzasının bulunduğu Özel Sektör Borçlanma Aracı İtfa Sözleşmeleri her iki tarafa edim yükleyen sözleşmeler olup alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektireceği, o halde, Bölge Adliye Mahkemesi’nce borçluların istinaf başvurusunun kabulü ile alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-