Uyuşmazlığın; davalı yüklenici ile dava dışı arsa sahipleri arasında imzalanan 01.04.1997 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile 07.12.1998 tarihli ek sözleşme uyarınca dava konusu bağımsız bölümün davalının payına isabet ettiği ve davacı ile davalı arasında adi yazılı şekilde düzenlenen “Satış Protokolü”nde davacıya satılarak satış bedelinin alındığı ileri sürülen somut olayda, senede karşı tanıkla ispat yasağına ilişkin hüküm karşısında tanıkla ispatın mümkün olup olmadığı-
Mahkemece tarih kaydı içermeyen; ancak taraflarca ilk sözleşmeden sonra imzalandığı hususunda ihtilaf bulunmayan 120.000,00 TL devir bedeli içeren sözleşmeye itibar olunarak davanın reddine karar verilmiş ise de yine taraflar arasında imzalanan 25.04.2018 tarihli hisse devir sözleşmesinde hisse bedelinin 500.000 USD olarak belirlendiği, tanık beyanlarının da bu sözleşmenin içeriğini ve devir bedelini doğruladığı, taraflar arasında imzalanan iki sözleşme arasında afaki fark bulunmakla, ilk sözleşmenin muvazaalı olduğu ileri sürülmediğine göre bu bedel üzerinden devrin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği-
Şikayet dilekçesi usulüne uygun şekilde alacaklı tarafa tebliğ edilmeden, cevap hakkı tanınmadan, savunma ve hukuki dinlenilme hakkını ihlal eder şekilde karar verilmesi hatalı ise de, alacaklının cevap ve itirazlarını istinaf aşamasında ileri sürmesi nedeniyle usul ekonomisi de dikkate alınarak karar sırf bu nedenle kaldırılmamasının yerinde olduğu- Şikayetçi tarafından dosyaya sunulan .............. tarihli "Taahhütname" başlıklı adi nitelikte belgede şikayetçinin imzasının bulunmadığı, .......... Yönetim A.Ş. ve diğerleri tarafından imzalandığı, belgenin içeriği incelendiğinde, TBK'nın 184. maddesinde karşılığını bulan alacağın devri sözü verme niteliğinde olduğu ve mevcut haliyle alacağın temliki sözleşmesi değil alacağın temlikinin şartlara bağlı olarak taahhüt edildiği sözleşme olduğu, bu taahhüde dayanılarak alacağın temlik edildiğinin dar yetkili icra mahkemesince değerlendirilemeyeceği, icra müdürlüğünün şikayete konu işleminin usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, buna göre mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Davaya konu çek incelendiğinde davalı H. K.'ın isim ve imzasının bankanın karşılıksız şerhinden sonra bulunduğu, bunun alacağın temliki mahiyetindeki cirolardan olmadığı, nitekim kendinden önceki ciranta olan İ. İ.'den alacağı temlik aldığına dair herhangi bir delil ibraz edilmediğinden, bu davalının çekte hak sahibi olduğundan bahsedilemeyeceği, bu nedenle davalı H. K.’ın, davaya konu çekten dolayı hak sahibi olmadığından ve yargılama sırasında takibe konu borç davacı tarafça ödendiğinden ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte bu davalıdan istirdatına karar verilmesi gerektiği, davalı E.oğlu Ltd. Şirketi’nin davaya konu çekte keşideci olduğu, davacıdan herhangi bir alacak talebi de bulunmadığından bu davalıya karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı .... Şti.' ye karşı açılan davanın pasif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine, davalı H. K.'a karşı açılan menfi tespit davası yargılama sırasında istirdada dönüştüğünden istirdat davasının kabulüne, ... TL' nin ödeme tarihi olan 2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı H. K.' dan alınarak davacıya verilmesine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği-
Alacağın temlikinin mutlaka icra dairesinde düzenlenmesi gerekmediği- Adi yazılı şekilde yapılmış alacağın temliki sözleşmesi daha sonra sunulmuşsa da, temlik alan tarafından temlik sözleşmesindeki yükümlülüğün yerine getirilerek dosya alacağının daha önce temlik edildiği banka dekontu ile sabit olduğundan, dosya alacağının haciz tarihinden önce temlik edildiğinin kabulü gerektiği- Belirtilen banka dekontu karşısında, alacağın temliki sözleşmesinin icra müdürlüğüne sonradan sunulmasının sonuca etkili olmadığı- Temlik edenin icra dosyasında bir alacağı kalmadığından, haciz işleminin usulsüz olduğu- "Alacağın temliki sözleşmesinin her zaman düzenlenebileceği, banka dekontunun temlikin daha önce düzenlendiğini doğrulamadığı, temlik sözleşmesinden önce dosya haciz müzekkeresi, icra dosyasına şerh edildiğinden haciz işleminde bir usulsüzlük olmadığı, şikâyet yolu ile haczin kaldırılmasının istenemeyeceği, temlik alacaklısının ancak istihkak davası yolu ile dosya alacağı üzerinden haczi kaldırtabileceği"  şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
Yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat yapmakta olduğu veya arsa sahibinin aynı zamanda yüklenici sıfatıyla hareket ederek (yapsatçı konumunda) inşa etmekte olduğu binalardan bağımsız bölüm satın alınması halinde TBK m. 184 gereğince üçüncü kişiye yapılacak temlikin yazılı olmasının yeterli olduğu-
Dava, davalı yapsatçıdan temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil; ikinci kademede tazminat, kira ve satış sözleşmesinde belirlenen miktardan eksik metrekareli daire yapımı nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat yapmakta olduğu veya arsa sahibinin aynı zamanda yüklenici sıfatıyla hareket ederek inşa etmekte olduğu binalardan bağımsız bölüm satın alınması halinde üçüncü kişiye yapılacak temlikin yazılı olması yeterlidir. Olaya konu olan uyuşmazlıkta, taraflar arasında imzalanan sözleşme, yapsatçının temlikine dayalı konut satışı olup yazılı şekilde yapılmış olmakla geçerlidir. Dosyaya sunulan bilgi ve belgelere göre, davacının sözleşmeden doğan edimini yerine getirmiş olduğu anlaşıldığından, taşınmazın güncel tapu kaydının getirtilerek davalı adına kayıtlı olması halinde, tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozma sebebine göre davacının diğer taleplerinin reddine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine geçilmemiş ve bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
Temliken tescil talebine-
Geçerli bir kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yükleniciye ait olacağı kararlaştırılan bir bağımsız bölümün, yüklenici tarafından adi yazılı bir sözleşmeyle üçüncü bir kişiye satılmasının, tapulu taşınmaza ilişkin bir satış sözleşmesi değil, "alacağın temliki" (TBK 183 vd.) hükümlerine tabi bir işlem olduğu- Alacağın temliki sözleşmesinin geçerliliğinin sadece yazılı şekle tabi tutulmuş olduğu, resmi şekle bağlanmadığı- Yazılı şekilde düzenlenmiş olması şartıyla, yüklenicinin, arsa sahibinden olan alacağını üçüncü kişiye devredebileceği, "alacağın temliki" hükmünde olan böyle bir sözleşmenin hukuken geçerli olduğu- Temlik alanın (alıcı), temlik edene (satıcıya) karşı geçerli bir satış sözleşmesinden doğan tüm yasal haklarını talep edebileceği-
Temlik alan HMK. mad. 125 gereğince alacağı temlik eden davacı yerine geçerek usul yetkilerini kullanmışsa da, maddi hukuk anlamında alacağın varlığını yani geçerli bir temlikle davalıdan isteyebileceği alacağının bulunduğunu ispatlayamamış, buna karşılık davalı iş sahibi, sözleşmede kararlaştırılan "devir yasağı" nedeniyle temlik alacaklısı yeni davacının kendisinden talep edebileceği alacağın bulunmadığını kanıtladığından, mahkemece sözleşmede "temlik yasağı olduğu" gerekçesiyle "davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine" karar verilmesinin isabetli olduğu-
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • ...
  • kayıt gösteriliyor