Verildiği anda kesin olan görevsizlik veya yetkisizlik kararlarında tarafların, karar tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiğine ilişkin HMK.'nun 20/1. maddesinde yer alan: "Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir." düzenlemesinde yer alan “bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten” ibaresinin hak arama özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle iptaline dair Anayasa Mahkemesi'nin kararı- 23.02.2016 gün ve 29633 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan gerekçeli kararın, Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren dokuz ay sonra yürürlüğü girmesine karar verildiği-
TTK. mad. 1483 vd.'nda düzenlenmiş olan zorunlu sorumluluk sigortası, Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle, davanın ticari dava olduğu (TTK. mad. 4/1-a ve 5/1) ve asliye ticaret mahkemesi görev alanı içinde bulunan davaya dair mahkemece kendiliğinden görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Görülmekte olan davada, evlilik birliği içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" annenin bekarlık soyadı ile değiştirilmesinin talep edildiği; bu durumda davanın aile hukukuna dayandığı; böyle bir uyuşmazlığın aile mahkemesinde çözümlenmesi gerekeceği-
6102 sayılı TTK'nın 4. maddesi uyarınca, mutlak ticari davaların yanı sıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaların ticari dava sayılacağı-
Mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe dayandığına bakması gerektiği- Davacı limited şirket çalışanına geçirdiği kaza sebebiyle yapılan tedavi giderlerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline ilişkin davada, mahkemece duruşma açılarak, 5510 s. K ve 5521 s. K. hükümleri gereğince iş mahkemelerinin görevli olabileceği hususunun da irdelenmesi gerektiği-
Mirasçılık belgesinin iptali istenmesine ilişkin açılan davanın HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihinden sonra açıldığı- Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesin görevli olduğu, genel hüküm niteliğinde bulunan TMK. mad. 598/1 de mirasçılık belgesinin sulh hukuk mahkemesince verilmesi gerektiği- Mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığından, HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihinden sonra açılan bu dava bakımından HMK. mad. 382/2-c uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu- Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan ve mahkemece davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, davanın ergin kişinin haklı sebeple soyadının değiştirilmesi niteliğinde değil, evlilik içinde doğan çocuğun, doğumla kazandığı "aile soyadının" velayet hakkı kapsamında değiştirilmesi talebine ilişkin bulunması ve buna ilişkin değerlendirmenin aile mahkemesi tarafından yapılması gerektiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği -
Muvazaalı şekilde düzenlendiği kesinleşmiş yargı kararı ile belirlenmiş olan dava konusu satış vaadi sözleşmesinin geçerli olmadığı ve mülkiyeti nakletmeyeceği- Maddi hata sonucu verilen bozma ilamlarına uyularak verilen mahkeme kararları usuli müktesep hak oluşturmayacağı-
Kişisel hakka dayalı elatmanın önlenmesi ile taşınmazın teslimi istemlerine ilişkin davada, dava dışı kurum ile davacı arasındaki kira sözleşmesi kendiliğinden feshedilmiş olduğundan, taraflar arasında kira ilişkisinin sürdüğünün kabul edilemeyeceği, ve davalının çekişme konusu taşınmazı tasarrufunun hukuki bir dayanağı kalmamış, kullanıma devam etmekle de işgalci niteliği kazanmış olduğundan, taraflar arasında bir kira ilişkisi kalmaması nedeniyle uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesince (HMK. mad. 4) görüleceğinin kabul edilemeyeceği-
Davacı vakıf, davalı bankadan teminat mektubu bedelinin tahsili isteminde bulunmuş olup, davalı bankanın isteği yerine getirmemesinin davacı ile kiracısı arasındaki kira ilişkisinden kaynaklanmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekeceği-
