Satım sözleşmesinden kaynaklanan davada, davalı tacir ise de, davacı tacir olmadığı gibi, dava konusu ihtilaf da TTK'da yer alan mutlak ticari davalardan olmadığından, davanın, asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği- Asliye hukuk mahkemeleri ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüş olduğu (-6335 s. Kanunla değişik- 6102 s. TTK mad. 5)- Görev, kamu düzenine ilişkin olduğundan; mahkemece yargılamanın her safhasında kendiliğinden gözetilmesi gerektiği- Mahkemece, davanın asliye hukuk mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, ticaret mahkemesi sıfatıyla işin esasına girilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Yanlışlıkla veya bile bile çocuğun anası olarak, doğuran kadın yerine başka bir kadının gösterilmesi ve onu doğurmayan kadının üzerine tescil edilmesi durumunda dahi , bu kişiyle çocuk arasında bir soybağı ilişkisinin kurulmuş olmayacağı, bu tür bir durumda nüfus kütüğündeki ana ismine ilişkin kaydın düzeltilmesinin istenebileceği, ancak bu davanın soybağının reddi değil, kişisel durum sicilinin tashihine ilişkin bir dava olacağı ve bu davaların Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekeceği-
Karar düzeltme ilamında, karar düzeltme talep eden davacı yararına bozma yapıldığı açıkça belirtilmeksizin, maddi hataya dayalı olarak tüm davacıları kapsayacak şekilde bozma yapılmasının müktesep hak oluşumuna engel olacak bir maddi hata olduğu-
Mirasçılık belgesinin iptali istenmesine ilişkin açılan davanın HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihinden sonra açıldığı- Çekişmesiz yargı işlerinde görevli mahkemenin, aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece sulh hukuk mahkemesin görevli olduğu, genel hüküm niteliğinde bulunan TMK. mad. 598/1 de mirasçılık belgesinin sulh hukuk mahkemesince verilmesi gerektiği- Mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığından, HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihinden sonra açılan bu dava bakımından HMK. mad. 382/2-c uyarınca asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu- Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan ve mahkemece davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği-
HMK. mad. 382/2-c'de sulh hukuk mahkemelerinin sadece mirasçılık belgesi verilmesiyle ilgili istekler konusunda görevli olduğu belirtildiğinden, mirasçılık belgesinin değiştirilmesi veya daha önce verilen mirasçılık belgesinin iptali davalarının sulh hukuk mahkemesinde görülemeyeceği- Mirasçılık belgesinin iptali davalarının hasımlı olarak açılması zorunlu bulunduğundan çekişmesiz yargı kapsamından çıkıp çekişmeli yargı mahiyetini aldığından, HMK'nın yürürlüğe girdiği tarihinden sonra açılan bu dava bakımından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu- Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan ve mahkemece davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerektiğinden mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Mahkemece, mahallinde müstakil bir tüketici mahkemesi bulunması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerektiği-
Trafik kazasınından kaynaklanan tazminat istemi hakkındaki davada, dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmadığı- Toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın yargı yolu nedeni ile reddinin isabetli olduğu-
"Tahsis ücreti" adı altında yapılan kesintinin tüketici hakem heyeti kararı gereğince iadesine karar verilmesi üzerince, tüketicinin başatmış olduğu "ilamsız" icra takibin itiraz edilmesi halinde, bu itirazın iptaline yönelik açılan davanın "tüketici mahkemesinde" görülmesi gerektiği-
Haciz konulan bir malın satış tutarının, haciz tarihindeki alacak ile satış tarihine kadar hesaplanacak fer'ileriyle takip masraflarını tazmin edeceği, alacaklılara pay ayrılırken bedeli paylaşıma konu malın satıldığı tarihteki anapara, fer'iler ve takip masrafından oluşan toplam alacak miktarı, satış tarihi itibariyle bilirkişiye hesaplatılması, satış tarihi itibariyle kesin alacak miktarı belirlenerek, sonucuna göre bu alacak miktarını paylaştırmada gözeten bir sıra cetveli düzenlenmesini teminen şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekeceği, satış tarihinden sonra alacakta meydana gelen artışların, rehnin ya da haciz konulan malın bedelinden karşılanamayacağı- Sıra cetvelinde yer alan alacaklının alacağının zamanaşımına uğradığı ya da icra takibinin zamanaşımına uğradığı iddiasını ileri sürerek, cetvelde davalıya pay ayrılmaması gerektiğine yönelik itirazları ancak borçlunun ileri sürebileceği, üçüncü kişi konumundaki şikayetçinin bu itirazları ileri süremeyeceğinin gözetilmesi gerekeceği-
Verildiği anda kesin olan görevsizlik veya yetkisizlik kararlarında tarafların, karar tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiğine ilişkin HMK.'nun 20/1. maddesinde yer alan: "Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir." düzenlemesinde yer alan “bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten” ibaresinin hak arama özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle iptaline dair Anayasa Mahkemesi'nin kararı- 23.02.2016 gün ve 29633 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan gerekçeli kararın, Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren dokuz ay sonra yürürlüğü girmesine karar verildiği-