Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiğine göre, yeniden bir bütün olarak esas hakkında hüküm kurulması gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde, ilk derece mahkemesi kararının hüküm bölümünün bir kısmının muhafaza edilip, diğer kısmı yönünden yeniden karar verilmesi nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerektiği-
Haczedilen malların, başka yerde bulunması halinde, satışın istinabe suretiyle yapılacağı- Arttırma ve ihaleye ilişkin ihtilafların istinabe olunan icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesinde çözümlenmesinin gerektiği-
Satış ilanı borçluya 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, ayrıca aynı kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılması lüzumu olmadığından, bu maddeye göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olmasının da sonuca etkisinin bulunmadığı, bu durumda, borçlunun satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğuna dair iddiasının yerinde olmadığı anlaşıldığına göre, ilk derece mahkemesince, şikayet dilekçesinde ileri sürülen diğer fesih iddiaları tek tek tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da esastan reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Tarafların, fesat nedeni olarak ileri sürdükleri maddi vakıaları, tanık dahil her türlü kanıtla ispat edebilecekleri-
Her ne kadar ilk derece mahkemesinin gerekçesinde takibe ve takibin iptaline yönelik olarak ileri sürülen iddialarla ilgili değerlendirmelere yer verilmiş ise de, hüküm fıkrasında bu şikayete ilişkin hüküm kurulmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görüldüğünden, ilk derece mahkemesince, HMK'nun 297. maddesi gereğince, borçluların takibin iptali yönündeki talepleri yönünden de hüküm kurulması gerekeceği-
Küçükler adına dava açma ehliyetine sahip olan şikayetçinin, ihaleyi öğrendiği tarih esas alındığında, küçükler yönünden, açılan davanın yasal yedi günlük süreden sonra olduğu-
İhalenin feshi davasından temyiz aşamasında davadan feragat edilmiş olması nedeniyle davacının İİK.'nin 134/2 maddesi gereğince ihale bedellerinin toplamının %10'u oranında para cezasına mahkumiyetine karar verilmesi gerekeceği-
İhalenin feshi şikayetine ilişkin temyiz incelemesinin murafaalı yapılamayacağı-
Usulsüz tebligata ile kesinleştirilen icra takibinde ihalenin feshine karar verilmesine karşın, bu süreçte ihale alıcısının taşınmazı 3. kişiye satması nedeniyle uğranılan maddi zararın takip alacaklısından tazminine (haksız hacizden kaynaklanan maddi tazminata) ilişkin davada ıslah ile artırılan kısım için ıslah dilekçesinde faize ilişkin belirleme yapılmadığından -ve İçtihadı Birleştirme Kararı gereği dava dilekçesindeki faiz istemi geçerli olduğundan- ıslah tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesinin hatalı olduğu- Islah dilekçesinde faiz başlangıcına yönelik bir istem olmadığına göre, ıslah edilen miktara da (ıslah tarihinden itibaren değil), dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği-
Adı geçen avukatın borçlu vekili olarak dosyaya kabul edildiği, bu kararın da takip dosyası içerisinde bulunduğuna göre satış ilanının borçlu şirket vekili yerine borçlu asile tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu, o halde bölge adliye mahkemesince, satış ilanının borçlu şirket vekiline tebliğ edilmediği nazara alınarak şikayetin sürede olduğunun kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekeceği-