Söz konusu haciz için, şikayet tarihi itibariyle, İİK'nun 106. maddesinin yürürlükte olan hükmü uyarınca satış isteme süresinin halen dolmadığının anlaşıldığı, şikayetçi borçlu tarafından, 07.07.2015 tarihli haczin, 02.03.2016 tarihli kıymet takdir raporu tebliğinden önce öğrenildiğine ilişkin bir belgenin dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, 09.03.2016 tarihli şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekeceği-
Satışa hazırlık işlemlerine yönelik şikayet üzerine mahkemece verilecek kararlar kesin olmakla beraber, süresinde şikayet hakkının kullanıldığı hallerde icra mahkemesi kararının, ihalenin feshi aşamasında incelenmesinin mümkün olduğu, bu olanağı kullanmayanların, aynı şikayet nedenleri ile ihalenin feshini talep edemeyeceği- Borçlu adına çıkarılan kıymet takdiri raporuna ilişkin tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 16.maddesi uyarınca usulüne uygun şekilde yapıldığı, satış ilanına ilişkin tebligatın ise bizzat borçluya tebliğ edildiği ve usulüne uygun olduğu, usulsüz dahi olsa borçlunun satış ilanı tebliği ile kıymet takdirine de muttali olduğu, icra mahkemesince, başkaca fesih nedeni de olmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerektiği-
Takip konusu alacağın, kredi kartı sözleşmesine ve kat ihtarnamesine dayalı olduğu fakat anılan ihtarnamenin keşide ve tebliğ edilerek borcun muaccel hale getirilip getirilmediğinin ve muaccel olma zamanının önem arz ettiği, çünkü Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilen geçici 16. maddenin yürürlük tarihi olan 01.11.2005 tarihinden önce borcun muaccel hale getirilmesi halinde Fon lehine getirilen zamanaşımı düzenlemesinin uygulanma olanağı bulunmadığından zamanaşımının yirmi yıl olduğunun kabulünün mümkün olmayacağı, o halde, mahkemece; anılan hesap kat ihtarnamesinin borçluya hangi tarihte tebliğ edildiği araştırılarak, tespit edilecek tarihe göre alacağın tabi olacağı zamanaşımı süresinin belirlenmesi ve ihtarname tarihinden takip tarihine kadar geçen sürede, söz konusu zamanaşımı süresinin geçip geçmediği belirlenmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Şikayetin konusu, genel haciz yolu ile ilamsız takipte, takibin kesinleşmesinden sonraki evrede yapılan bakiye dosya borcunun hesabına ilişkin icra müdürlüğü işlemi olup, yasanın emredici kuralından kaynaklanan bir hakkın yerine getirilmemesine ilişkin olduğundan, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca şikayetin süreye tâbi olmadığı-
İlke olarak her davanın, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanacağı- Dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması; eş söyleyişle tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmayacağı- Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmaması durumunda davanın konusuz kalmasından söz edileceği ve böyle bir durum söz konusu olduğunda mahkemenin yargılamaya devam etmesine gerek olmayacağı- Şikayet olunan vekili, icra emrine konu aracın kendilerine teslim edildiğine dair beyanda bulunduğundan, araç kendisine teslim edilen takip alacaklısının icra emri ile elde etmek istediği amaca ulaşmış olduğu ve tarafların işin esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararı kalmadığı-
Mahkemece takipte taraf olmayan üçüncü kişinin şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı itirazının kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
İdarenin, 2886 s. Devlet İhale Kanunu ve 4734 s. Kamu İhale Kanunu kapsamında aldığı teminatlara haciz konulması halinde, idarenin bu işlemin iptali için icra mahkemesine süresiz olarak şikayet yoluna başvurabileceği-
ASAT Genel Müdürlüğü'nün muhtıranın iptali ve haciz işlemlerinin durdurulması istemi icra memurunun işlemine yönelik şikayet mahiyetinde olduğundan başvurunun şikayet koşulları doğrultusunda çözümlenmesi gerekeceği-
Herkes için kesinleşmiş olan “ihale şartları” çerçevesinde yapılan ihalenin de kesinleşmesinden sonra KDV’nin düşük olması gerektiğinden bahisle iade isteminin icra mahkemesinde ileri sürülemeyeceği-
Borçlular tarafından iflasın ertelenmesi kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararı uyarınca aleyhlerine yapılan icra takibinin iptaline karar verilmesi istemine yönelik şikayetin süresiz olarak yapılabileceği- İhtiyati tedbir kararı kapsamı dışında tutulduğundan, borçlu aleyhine başlatılan takibin ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan ilamsız icra takibinin iptaline karar verilemeyeceği-