Davalıların taşınmazı haricen satın aldıklarının ve Fahrettin ile davacı B.'in taşınmazda paydaş olduklarının kayden sabit olduğu, davalılar, dava dışı paydaş Fahrettin ile aralarındaki sözleşmeye dayalı harici satış bedelinden kaynaklanan kişisel hakkını kendi bayiilerine karşı ileri sürebileceklerinden davacının mülkiyet hakkı karşısında haricen satın almaya (kişisel hakka) değer verilemeyeceği, bu durumda TMK’nun 683. maddesinden kaynaklanan davacının mülkiyet hakkına değer verilerek mutlak olarak elatmanın önlenmesinin ve yıkım isteklerinin kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Davalı Hazine, yargılama oturumlarında kendisini vekille temsil ettirdiğine göre, HUMK.nun 423 vd. ile HMK.nun 330. maddesi ile hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7. maddesi hükmü uyarınca; davalı Hazine yararına vekalet ücreti taktir ve tayini gerekirken bu hususta olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasının kanuna aykırı olduğu-
Mahkemece dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak davacı tarafından bir değer gösterilmediği gözetilmek suretiyle mahkemece elatıldığı iddia edilen taşınmaz için keşfen belirlenen değer üzerinden, yukarıda değinilen ilkeler ve düzenlemeler gözetilmek suretiyle, harç ikmalinin sağlanmasının gerekeceği-
Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinin bir şeye malik olan kimseye o şeyi elinde bulunduran kimseye karşı istihkak ve her türlü haksız elatmanın önlenmesi davasını açabilmek hakkını verdiği, davalının, sicil kaydı davacı adına olan çekişme konusu taşınmazda davacının muvafakatine dayalı olarak oturduğu, Borçlar Kanunu’nun 299 vd. maddeleri uyarınca yanlar arasında bir ariyet sözleşmesinin oluştuğu kabul edilse bile davacının ihtar çekmekle ya da dava açmakla mevcut muvafakatini geri aldığı ve böylece ariyet hakkını da feshettiğinin kabulünün gerekeceği-
Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi davası-
E.tmanın önlenmesi davalarının, taşınmaza fiilen el atan kişi ya da kişiler aleyhine açılması gereken davalardan olduğu, dava ise davalı M. İnce aleyhine açılmış olup, davalının mevcut yerin muhtarlıkça plan ve projesi hazırlanarak yapılan köy yolu olduğunu savunduğu, bu durumda, husumetin Köy Tüzel Kişiliğine yöneltilmesinin gerekeceği-
Kadastro Mahkemesi’nin bakacağı dava ve işlerin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlendiği, bu madde içinde zilyetliğin korunması davasının yer almadığı, somut olayda taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlığın bulunmadığı, davacı vekili üstün zilyetliğe dayanarak uyuşmazlık konusu evden davalının çıkarılmasını istediğine göre, tarafların delillerinin yöntemine uygun şekilde toplanıp değerlendirildikten sonra, iddia ve savunma kapsamında uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesinin gerekeceği-
Mahkemece yapılacak işin; yeniden keşif gününün belirlenmesi, yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 243, 244, 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca davetiyeyle keşif yerine çağırılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların öncelikle keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, taşınmazın kim tarafından satın alındığının kendilerinden sorulup belirlenmesi, beyanları arasında aykırılık çıktığı takdirde çelişkinin giderilmesine çalışılması olduğu-
Davaya konu her iki taşınmazın üzerinde eylemli olarak okul binası ve lojman bulunduğu, 222 İlköğretim ve Eğitim Kanunu’nun Geçici 7. maddesi hükmüne göre, köy tüzel kişiliğine ait üzerinde okul binası inşa edilen taşınmazlarda Milli Eğitim Bakanlığı’nın intifa hakkının bulunduğu, bu nedenle davada Milli Eğitim Bakanlığı’na hasren Hazine’ye husumet yöneltilmesi gerekirken taraf teşkilinde yanılgıya düşülerek hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Bir taşınmaza kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için, imar planında yol, yeşil alan park gibi kamu hizmetine ayrılmış olması yetmeyeceği, idarece fiilen el atılması ve mal sahibinin tasarrufunun fiilen engellenmesi gerektiği-