Tapu kaydına göre 18.06.1990 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 maddesi hükmünde sözü edilen kamu düzenine ilişkin 10 yıllık hak düşürücü süre geçirildikten sonra 20.12.2011 tarihinde eldeki davanın açılmış bulunduğu, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mülkiyetin tespiti davasında, gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, mülkiyetin tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mülkiyetin tespiti davasında, gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi, mülkiyetin tespiti isteminin ise reddine karar verilmesi gerekeceği-
Hüküm kısmen esası bakımından bozulduğundan, bozma sonrası oluşacak duruma göre Mahkemece kabul ve redde karar verilmesi halinde muhtesatların belirlenen değerleri dikkate alınarak tarafların leh ve aleyhine harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir edileceği-
Dava konusu 1871 parsel, kadastro yoluyla 06.04.1976 tarihinde 1/2 paylı mülkiyet şeklinde davacıların murisi adına tescil edilmiş, 28.11.1991 tarihinde ihale ve intikal yoluyla paylı mülkiyet şeklinde O. Y. ve müşterekleri adına tescil edilmiş olup, davalılardan O. Y.'nin taşınmaz üzerindeki 1/2 payı icra kanalıyla satın aldığı belirlendiğine göre, davacılar vekilinin davalıya ilişkin temyiz itirazlarının yerinde olduğu-
Davalı, dava konusu taşınmazın haksız kullanımı sebebiyle karşı dava açmış ve ecrimisil isteğinde bulunmuş olup, bu durum Mahkemenin de kabulünde olup karşı davadaki talebin değerlendirilmesi, talep ve savunma doğrultusunda gerekçeleri de açıklanarak karşı dava ile ilgili olarak da olumlu olumsuz bir hüküm kurulması gerekeceği-
El atmanın önlenmesi-
Taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkin davada, gerek eski Medeni Kanun ve gerekse sonradan yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre arz üzerindeki bütünleyici parça nitelikli muhtesatların mülkiyetinin arzın mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde, sadece muhtesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmekle yetinilmesi gerekeceği-
Tespiti istenen muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazlar paylı mülkiyet halinde çok paydaşlı olarak tapuda kayıtlı olup, paydaşlarının ölü olduğu anlaşılmakta olduğundan, davacıya ölü kayıt maliklerinin mirasçılık belgesini sunması ve mirasçılarını belirlemesi, T.C. Kimlik numaraları ve adreslerini bildirmesi için savunma hakkını kısıtlamayacak şekilde, yazılı belgelerin tamamlanabilmesine yetecek şekilde makul süre verilmesi gerekeceği-