Taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu-
Davacının evle ilgili yapmış olduğu tadilat, tamirat, iyileştirmelerin muhdesat meydana getirme niteliğinde olmadığı, ancak eda davası niteliğinde sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasına konu edilebileceği, eda davası açılabilecek iken tespit davası da açılamayacağı dikkate alınarak davanın reddi yerine kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı-
Kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanılarak açılan rücuen tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece, idari yargının görevli olduğu nazara alınarak Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu'nun 19. maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken davanın usulden reddine, davacının idare mahkemelerinde tam yargı davası açmakta muhtariyetine karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Şirkete ait markanın yetkisi bulunmayan ortak tarafından devrinin iptali istemi- TTK. 557/1 uyarınca, davacı ortak olarak şirket borçlarından alacaklılara karşı sorumlu olduğundan, şirketin malvarlığında yer alan markanın elden çıkarılması davacıyı zarara uğratacak bir işlem olup, davacının TTK. 555/1 gereği şirketin uğradığı zararın tazminini isteyebileceği- Şirketin idaresi İflas İdaresine geçmiş olduğundan, TTK. 556 uyarınca zarara uğrayanlar adına İflas İdaresince taleplerin ileri sürülmesi ve dava açılması gerekli ise de; İflas İdaresi tarafından dava açılmayan hallerde her pay sahibine de davayı ikame etme hakkı tanınmış olduğu- Davacı, iflas dairesinin devir işlemi karşısında kayıtsız kaldığını ileri sürerek dava açma yoluna gitmiş ve ilk celsede de İflas İdaresi temsilcisi devir işleminin masayı zarara uğratacak bir işlem olduğu ve iptali gerektiği yönünde beyanda bulunmuş olup mahkemece, iflas idaresinin beyanları ve TTK'nın 555. 556.ve 557 hükümleri tartışılmaksızın ve gerekçeden yoksun olarak davacının dava açma ehliyeti bulunmadığından davanın reddi yönünde kurulan hüküm hatalı olduğu gibi, TTK'nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'nun 2. maddesi gereği dava tarihi itibariyle uyuşmazlığa hangi Kanun'nun hangi hükümlerinin uygulanması gerektiğine dair de bir değerlendirme yapılmamış olmasının da hatalı olduğu-
Mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine açılan bu davada HMK 114 1-b maddesi gereğince idari yargı mercileri görevli olduğu gerekçesiyle yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Bir davanın kısmi olarak nitelendirilebilmesi için alacağın tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve alacağın şimdilik belirli bir kesiminin dava edilmesi gerekeceği; kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olması gerekli olup açılan davanın kısmi dava olduğunun dava dilekçesinde açıkça yazılmasının gerekmediği-Dava dilekçesindeki açıklamalardan davacının alacağınn daha fazla olduğu ve "istem" bölümünde "fazlaya ilişkin haklarını davacının saklı tutması yada" " alacağın şimdilik şukadarını dava ediyorum demesinin kural olarak yeterli olduğu-
Mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak açılan bu davada HMK 114 1-b maddesi gereğince, idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmesi nedeniyle yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde karar verilmesinin yerinde olmadığı-
Kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olan bu yetki kuralının, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği ve mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği-
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 13. maddesi gözetilerek, TBK. mad. 183 uyarınca davalı idarenin muvafakatı bulunmadan sözleşme tarafının alacağını temlik etme yetkisinin bulunmadığı, davalı temliğin kendisine bildirilmesinden sonra sözleşmedeki temlik yasağını bildirerek karşı durduğundan temlik alan şahsın dava takip yetkisinin bulunmadığı-