Kooperatifin ortaklarına ya da ortakların bu sıfatla diğer ortaklar veya kooperatife açacağı davalarda kooperatif merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, kamu düzenine ilişkin ve kesin nitelikte olan bu yetki kuralının, davanın her aşamasında ileri sürülebileceği ve mahkemece re'sen dikkate alınması gerektiği-
Taraflar arasında yapılan sözleşmenin 13. maddesi gözetilerek, TBK. mad. 183 uyarınca davalı idarenin muvafakatı bulunmadan sözleşme tarafının alacağını temlik etme yetkisinin bulunmadığı, davalı temliğin kendisine bildirilmesinden sonra sözleşmedeki temlik yasağını bildirerek karşı durduğundan temlik alan şahsın dava takip yetkisinin bulunmadığı-
Mahkemece, uyuşmazlığın dava ve takip tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 68. maddesi gereğince 2015 yılı itibariyle değeri 2.200,00 TL'nin altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı'na, 2.200,00-3.300,00 TL'nin arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı'na başvuru zorunlu olduğundan, tüketici ve satıcının öncelikle Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı'na başvurması zorunlu olup davacının alacak davasını Tüketici Mahkemesi'nde açması da mümkün olmadığından, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/b maddesinde öngörülen dava şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının davasının 6100 sayılı HMK 115. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmezse diğer tarafın bu avansı yatırabileceği, aksi halde talep olunan bu delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı, delil ikame avansı dava şartı olmadığından yatırılmaması halinde HMK.nun 115/2.maddesi gereğince davanın reddine karar verilemeyeceği, mahkemece avans yatırılmayan delil ileri sürülmemiş gibi dava hakkında karar verileceği-
Davacı, şahsi hakkına dayanarak ileride açabileceği mal rejiminin tasfiyesi ile hak edebileceği alacağının tahsilini sağlamak amacıyla eldeki davayı açmış ve muvazaalı devrin iptali ile taşınmazın diğer davalı adına tescilini talep etmiş olduğundan, yasal dayanağı genel hükümler (TBK. mad. 19) olan davada aile hukukundan kaynaklanan bir talep mevcut olmayıp, davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesinde olduğu- Görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK. mad. 114/c) ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulacağı (HMK. mad. 115/1)-
Şikayete konu haciz müzekkeresi ile haczi istenen şikayetçi şirket dışındaki borçluların hisseleri olup, bu haciz müzekkeresi, şikayetçi borçlu aleyhine bir sonuç doğurmadığından ve şikayetçinin hukukunu etkilemediğinden şikayetçinin şikayette hukuki yararının olmadığı-
Dava konusu taşınmaza ilişkin olarak açılan ortaklığın giderilmesi davasında, taşınmaz üzerindeki muhdesatların aidiyeti konusunda taraflar arasında uyuşmazlık çıkması nedeniyle eldeki dava açıldığı anlaşıldığına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın sürdüğü ve davacı şirketin muhdesat tespiti isteğine ilişkin davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu-
Hizmet kusurundan kaynaklanan zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden (re'sen) dikkate alınması zorunlu olduğundan, mahkemece, davanın HMK 114/1-b.maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, davalı şirketin merkezinin bulunduğu İstanbul ili mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş olup davacıların İstanbul ilinde ikamet etmedikleri dosya kapsamından anlaşıldığından, mahkemece, kamu düzenine ilişkin (özel) kesin yetki kuralı olması nedeniyle davaya bakmakla yetkili mahkemenin davacıların ikametgahı mahkemesi olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekeceği-
İcra mahkemesi kararlarının -maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeseler de- kendi aralarında kesin hüküm oluşturduklarının kabul edildiği- Her iki icra mahkemesinde dosyasındaki taleplerin farklı olduğu anlaşıldığından, önceki icra mahkemesinin ihalenin feshine ilişkin vermiş olduğu kararın sonraki şikayet dosyası için kesin hüküm teşkil etmeyeceği-