Mahkemenin, görevsiz olduğu sonucuna varması halinde, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği-
Çek keşidecisinin zayi nedeniyle iptal davası açma hakkı bulunmadığı, çek ibraz edildiği takdirde, hak talep eden hamile karşı İİK. mad. 72 uyarınca olumsuz tespit davası açma imkanı olduğu, keşidecinin iptal kararı almakta hiç bir hukuki yararı bulunmadığından, HMK. mad. 114/h ve 115/2 uyarınca davanın usulden reddi gerektiği-
Lehine ihtiyati haciz kararı verilen banka tarafından açılan ve halen asliye ticaret mahkemesinde devam eden itirazın iptali ve menfi tespit davalarının derdest olduğu, aynı sözleşmeden kaynaklanan ihtiyati haciz taleplerinde asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu, mahkemenin derdest dava ile aynı sözleşmeden kaynaklanan ihtiyati haciz taleplerinde görevsiz olduğu, görev hususunun dava şartı (HMK mad. 114,115) olduğu ve yargılamanın her aşamasında talep üzerine veya resen nazara alınabileceği- Alacaklı tarafından asıl borçluya karşı açılmış alacak veya itirazın iptali davası bulunmadığından, mahkemece, asıl borçlunun ihtiyati hacze itirazının reddine karar verilmesi gerekeceği-
Mahkemece, hizmet ilişkisi kapsamında Türk Bayraklı ve 100 grostonilatonun üzerinde bulunan gemide aşçı olarak çalışan davacının açmış olduğu davada D. İş hükümlerinin uygulanması gerektiği, kanuni rehin hakkı tesisi talebinin de alacaktan bağımsız olarak ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davanın HMK'nın 115/2. maddasi uyannca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulen reddi ile mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın dosyasının görevli İstanbul Anadolu İş Mahkemeleri'ne gönderilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Hizmet sözleşmesinden kaynaklı rücuen alacak istemine ilişkin davada, taraflar tacir ve dava konusu iş her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup, TTK'nun 4. maddesi anlamında ticari dava niteliğindeki davanın TTK. mad. 5 gereğince asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği- Mahkemece, HMK'nın 114/c ve 115/2. maddeleri gereğince, davanın görev yönünden "dava şartı yokluğu" nedeniyle reddi yerine, karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunmayan HUMK'nın dava şartı öngörmeyen göreve ilişkin 7. ve 27. madde hükümlerine uygun olarak hüküm fıkrasında "mahkemenin görevsizliğine" ibaresine yer verilmesinin hatalı olduğu-
Davacı toplu iş sözleşmesi kapsamında çalışmakta olup, kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretinin toplu iş sözleşmesinde belirlenen sosyal yardımların ilavesiyle hesaplanacağı, kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretin hesabı bu yüzden davacı açısından başlangıçta belirlenebilecek bir alacak olmadığından, kıdem tazminatının belirsiz alacak davasına konu edilebileceği, mahkemece kıdem tazminatı talebinin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
4857 sayılı İş Kanunu’nun 92. Maddesi kapsamında itiraz olarak değerlendirilip, başvuran işçilere taraf sıfatının verilmesi ve davanın yöneltilmesi gerektiği- Davacı işverene, şikayet eden işçilere davayı yöneltmesi için süre vererek adı geçenlerin savunması alınıp toplanan delillere göre sonuca gidilmesi gerektiği-
Kasko poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının, ödediği bedelin zarara sebep olan davalılardan rücuen tahsili istemine ilişkin davada, davacı vekili, davalı .......... Belediye Başkanlığı'na karşı haksız fiil hükümlerine dayanarak dava açtığını belirtmiş ise de; davalının sorumluluğunda bulunan yoldaki rögar kapağından kaynaklanan zararın dava konusu edildiği, davalının yol bakım ve onarımına ilişkin hizmeti temelinde ifade olunan zararın, hizmet kusuru teşkil eden eyleme dayandığı görüldüğünden, mahkemece, davanın, HMK 114/1-b maddesi gereğince adli yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Kira bedellerinin tahsili istemine ilişkin HMK' nun yürürlüğe girmesinden sonra açılan davada görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu-
Tensip zaptında davanın alacak davası olarak yürütülmesine karar verilmiş olup, ön inceleme tutanağında davanın kambiyo senedi alacağından kaynaklı alacak davası olduğu tespit edilip, ara kararında da dava alacak davası olarak nitelendirilmiş ve yargılamaya devam edilmiş olduğuna ve davacının talebine göre, davanın alacak davası olduğunun kabulü ile işin esasına girilmesi gerekirken, davanın tespit davası olduğu ve eda davası açmak mümkün iken tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-