Trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin davada, kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği, o halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak açılan bu davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HUMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Trafik kazası nedeniyle oluşan araç hasar bedeli istemine ilişkin davada, davacı limited şirketi ve davalı İski tacir olup her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren haksız fiilden kaynaklanan davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekeceği, bu durumda mahkemece, davanın HMK 114/1-b maddesi gereğince yargı yolu caiz olmadığından HMK 115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekeceği-
Tazminat istemine ilişkin davada, mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince usulden reddine, karar kesinleştiğinde iki haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli Antalya Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Yabancı mahkeme kararının tanınması istemine ilişkin dava şartı olan kesinleşmeyle ilgili olarak HMK. mad. 115/2. maddesi uyarınca asıl kararın kesinleşme şerhli aslı veya onaylı sureti ve onaylı tercümesini sunmak üzere davacı vekiline kesin süre verilmesi, davacı vekilince tebligat belgelerinin sunulması imkanı yoksa, davacının nezaretindeki bir belge olmadığı gözetilerek, mahkemece, resmi makamlardan araştırılması mümkün bulunan dava konusu asıl kararın tebliğine ilişkin belgelerin T.C. Adalet Bakanlığı’ndan ya da uluslararası usul kuralları gereği tenfizi istenen kararı veren yabancı mahkemeden getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Bu hususlar yerine getirilmeden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
Mevcut uyuşmazlıkta, mahkemece yetkisiz olunduğu sonucuna varıldığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yetkisizlik kararı verilmesi yerinde olmamış ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği- Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararlarından sonra davaya bir başka mahkemece devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkemece hükmedileceği, bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği-
Davalı kurum ile arasında sağlık hizmet sözleşmesi bulunduğunu, 2014 yılı eylül ayında acil hizmet verdiği hastalara ilişkin tutulan kayıtların uygun görülmeyerek hak edişinden 47.613,36 TL'nin kesileceğinin bildirildiğini, yapılacak kesintinin sözleşme ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek işlemin ihtiyadi tedbir yolu ile durdurulmasını ve kesintinin haksız olduğunun tespitine-
Üçüncü kişinin çalışanının üçüncü kişi yararına istihkak iddiasında bulunmaya yetkili olmadığı bu durumda, 3. şahıs tarafından usulüne uygun yapılmış bir istihkak iddiası bulunmadığından davacı alacaklının İİK. mad. 99 uyarınca istihkak davası açmakta hukuki yararının olmayacağı-
Orman parseli üzerinde meydana getirilen muhdesatlara yasallık sağlayacak şekilde tespit kararının verilemeyeceği-
HMK'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden önce açılan davada, gider avansının yatırılmasına ilişkin ara kararının verildiği tarih itibariyle dilekçeler aşaması tamamlanmış olup yargılama tahkikat aşamasında bulunduğundan, HUMK döneminde açılan ve tahkikat aşamasında bulunan davada, HMK'nın 324. maddesi uyarınca delil avansı istenebileceğinin kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, tebligat gideri, tanık gideri, keşif ve bilirkişi gideri vb. için istenilen masrafın, dava şartı olan gider avansı olarak değerlendirilmesinin hatalı olduğu-