Davanın iş merkezinin devri konusunda imzalanan emlak satış sözleşmesinden kaynaklanıp dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK. mad. 4 kapsamında ticari dava niteliğinde olduğu-
Mahkemece verilen red kararının HMK'nın 114 ve 115. maddeleri ışığında usulden verilmesi gerekirken mahkemenin yazılı şekilde karar vermesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekeceği-
İhale alıcısı şikayetçilerin aynı taleplerini ileri sürdükleri bir başka dosyada şikayetin reddine kararı verildiğini, bu kararı temyiz etmeden yeniden aynı talepte bulunduklarını ileri sürdüğünden, mahkemece, öncelikle anılan icra mahkemesi dosyası incelenerek, derdestlik ya da kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi gerektiği-
Trafik kazasından kaynaklanan maluliyet tazminatı istemine ilişkin davada, dosya kapsamına ve temyiz dilekçesine ekli PTT havale dekontuna göre, davacı tarafça PTT havalesi yolu ile gider avansının yatırıldığı anlaşıldığından, mahkemece; ara kararın gereği yerine getirilerek verilen kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmış olmasına göre yargılamaya devam edilip deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Kasko poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının, ödediği bedelin zarara sebep olan davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada, dava açıldığı tarihte, davacı tarafça gider avansı yatırılmış olduğu anlaşılmakla, eksik olanlar varsa bunun tamamlanması için davacı tarafa kesin süre verilerek tamamlama yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden gider avansı yatırılmadığından söz edilerek dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemenin, HMK'nun 120/2. maddesi uyarınca gider avansının yatırılması hususunda vermiş olduğu ara kararının borçluya tebliğ edilmediği, dolayısıyla sonuç doğurmayacağı anlaşılmakla, mahkemece, anılan ara kararı usulünce tebliğ edilmeden HMK'nun 115. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Genel haciz yolu ile yapılan icra takibine karşı zamanaşımı def'inde bulunan borçlunun bu borca itirazının iptali için açılan davada, mahkemece bu zamanaşımı itirazının yerinde olup olmadığının incelenmesi gerektiğinden, süresinde zamanaşımı itirazında bulunma mecburiyetinin olmadığı-
Davacı işçinin, görev ve unvanında yapılan değişikliğin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 22. maddesi anlamında iş şartlarında esaslı değişiklik mahiyetinde olduğunun tespitini istemesinde hukuki yararının bulunmadığı-
Dava tarihinde, müstakil ticaret mahkemesinin bulunmaması nedeniyle, ticari nitelikteki iflasın ertelenmesi davasında davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesi görevli olduğu, ancak yargılama sırasında aynı yerde asliye ticaret mahkemesi kurularak faaliyete geçtiğinden, asliye hukuk mahkemesince dosyanın asliye ticaret mahkemesine re'sen devredilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Davacının davalı iki A.Ş. ve X hakkında takip konusu bonoya ilişkin olarak müteselsil sorumluluk esasına dayanılarak icra takibi yaptığı - İtiraz ederek aksini ileri sürmeyen bu davalılara yönelik dava açmakta hukuki yararının mevcut olmadığı - Davalı Y A.Ş'nin kurulduğu tarihin 03/05/2007 olduğu, takibe konu bononun tanzim tarihinin 15/09/2008 olduğu, davalı Z A.Ş'nin takibe konu senette borçlu sıfatı ile yer almadığı- Basiretli bir tacirin hukuki ilişkiye girdiği borçluları bilmesi ve alacak borç ilişkisine dayanılarak senet tanzim edilirken mevcut olan borçluların tamamının senette borçlu sıfatı ile yer almasını sağlaması gerektiği- Senetin düzenlendiği tarihte hukuken var olan ve buna rağmen senette borçlu gösterilmeyen ve borçlu sıfatı ile senedi imza etmesi temin edilmeyen şirketin "organik bağ" ileri sürülerek icra takibinin sonradan tarafı olmasının ve borç isnat edilmesinin hukuken mümkün olmadığı -