Davalıya yapılan gerekçeli karar tebliğinin TMK.m.21/1 uyarınca yapılmış olmasına rağmen muhatabın işte olduğu bilgisi alınan komşunun ismi tebligat parçasından anlaşılamıyorsa usulsüz olduğu- Diğer davalılara yapılan gerekçeli karar tebliğinin yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak TK'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre yapılmasının usulsüz olduğu-
Davacının duruşmada bildirdiği adres “Bilinen son adres” olduğuna göre, kararın bu adres yerine, mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğinin usulsüz olduğu ve kesinleştirme işlemi geçersiz olduğundan, davacının temyiz talebinin süresinde olduğu- Anlaşmalı boşanmaya ilişkin kararın dokuz yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra davalı tarafından tebliğe çıkarılmasının dürüstlük kuralına aykırı ve "hakkın kötüye kullanılması" niteliğinde olduğu-
Davalı tüzel kişi olmadığı, gerçek kişi olduğu için Tebligat Kanunu m.35'e göre tebligat yapılamayacağı- Bu sebeple öncelikle davalının bilinen son adresine,bu adreste tebligat yapılamaması halinde ise mernis adresinin tespit edilip o adrese tebligat yapılması gerektiği-
Başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya Tebligat Kanunu m. 21/2'e göre tebligat çıkartılmasının ve bu hükme göre tebliğ edilmesinin muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağı- Gerekçeli karar tebligatının davalılardan birinin bilinen en son adresine çıkarılması, bu adreslerin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılması gerektiği-
Borçlunun bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade gelmesinden sonra, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, ödeme emrinin usulüne uygun bir şekilde tebliğinin yapılmaması halinde icra takibinin kesinleşmeyeceği- Ödeme taahhüdünde tebligat gideri, tahsil harcı ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi halinde taahhüdü ihlâl suçunun oluşmayacağı-
Tarafların serbest iradeleriyle kararlaştırdığı sözleşmede yazılı adresin borçlunun bilinen adresi olarak kabulü ile öncelikle bu tebligat adresine ödeme emri tebliğe çıkartılmaksızın, doğrudan ticaret sicil adresine çıkartılan ve bila tebliğ iade üzerine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, şikayetçi borçlu yönünden ödeme emri tebliğ tarihinin, borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
İİK. mad. 89/3 uyarınca menfi tespit istemine ilişkin davanın,  üçüncü haciz ihbarnamesinin bildiriminden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması gerektiği; bildirimin “usulüne uygun tebligat” ile yapılmış olacağı- Davacının, haciz ihbarnamesine itiraz ettiği ve tebligat adresi olarak adresini bildirdiği, ancak davacıya, İİK. mad. 89/3 uyarınca 3. haciz ihbarnamesinin, bildirmiş olduğu bu adres yerine Tebligat Kanunu’na aykırı şekilde mernis adresine tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığı anlaşıldığından eldeki davanın süresi içinde açıldığı kabul edilerek, esasının incelenmesi gerektiği-
Davalıya dava dilekçesi tebligatının “Konak Köyü Halfeti/Şanlıurfa” adresine gönderildiği, gönderilen tebligatın “...Halfeti'ye bağlı böyle bir köy yoktur. Alıcı tanınmıyor.” şeklindeki şerh ile iade edildiğinin, daha sonra tebligatın “Karaotlak Mah. 8 Küme Evleri No : 47 Halfeti/Şanlıurfa” adresine çıkarılması üzerine tebligatın Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapıldığının, akabinde aynı adrese yapılan duruşma gününü bildirir tebligatın “Adreste soruldu tanınmıyor..” şerhi ile tekrar iade edildiğinin, dosya kapsamından karar öncesi bir tebligat parçasına ulaşılamadığının, karar sonrası gerekçeli kararın da doğrudan “Mernis Adresidir” denilerek “Almaşar Mah. Almaşar Sk. No: 27 Bilecik/Şanlıurfa” adresine tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, davalının karar öncesi duruşmaya usulüne uygun olarak davet edildiğinden bahsedebilme olanağının bulunmadığı-
Duruşma davetiyesi tebligatının, en son bilinen adrese yapılmasının mümkün olmaması halinde, tebligatın sanığın MERNİS adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre yapılmasının gerektiği- Hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanığa, şikayetçinin feragat etmesi veya borcun itfa edilmesi durumunda dava ve bütün neticeleriyle beraber cezanın düşeceği ihtarında bulunulması sırasında İİK’nın 354. maddesinin gösterilmesinin gerektiği-
506 ve 5510 s. Kanunlardan kaynaklanan ve dolayısıyla iş mahkemesinde görülmesi gereken prim alacağına ilişkin uyuşmazlıklarda 7201 s. Tebligat Kanunu hükümlerinin uygulanması ve prim alacağına ilişkin olarak yapılan takipler nedeniyle düzenlenecek ödeme emirlerinin 7201 s. Kanun hükümlerine göre tebliğ edilmesi gerektiği- Kanun veya Tüzüğe uygun düzenlenmeyen veya tebliğ edilmeyen tebligat usulsüz tebligat olduğu- Davacı adına babasına yapılan ödeme emri tebligatında babasının davacı ile birlikte aynı konutta oturup oturmadığının belirtilmemiş olması karşısında tebligatın usulsüz olduğu (7201 s. K. mad. 16)- Usulüne uygun bir tebligat yapılmadığından, ödeme emirlerinin iptaline ilişkin olarak açılan davanın 6183 sayılı Kanunun 58. maddesinde öngörülen hak düşürücü süre içerisinde açıldığının kabulü gerektiği-