Öncelikle bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanun'a göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklandığından, en son bilinen 17 No’lu adrese kıymet takdiri ya da satış ilanı tebliğe çıkarılmadan farklı adres olan 15 No’lu adrese tebliğ yapılmasının TK.'nun 10. ,21/1. ve Tebligat Yönetmeliğinin 16/2. maddelerine göre usulsüz olduğu-
Ticaret şirketine çıkarılıp bila tebliğ dönen adresin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olduğunun anlaşılması ve ticaret şirketinin bu adresini değiştirmesi halinde, yeni adresini ticaret siciline tescil ve ilan ettirmediği takdirde, Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin 4. fıkrası uyarınca aynı maddenin 2 ve 3. fıkralarına göre yapılması yeterli iken, söz konusu adrese önce normal tebligat çıkarılıp bila tebliğ iade edildikten sonra Tebligat Kanunu’nun 35. maddesinin 4. fıkrası uyarınca tebligat yapılmasının tebliğ işlemini usulsüz hâle getirmeyeceği-
Tebligat Kanunu, yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra; gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yolun benimsendiği, bu değişikliğe göre; muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi uyarınca, doğrudan tebligat yapılmasının mümkün olmadığı, muhataba çıkarılan ilk tebligatın, bilinen veya gösterilen adresine yapılacağı, buna göre; ilk defa bildirilen adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark olmadığı, her iki adresin de Tebligat Kanunu'nun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adres olduğu, bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde; Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebligatın çıkarılacağı- Davalılara yapılan gerekçeli karar tebligatlarının, ilke ve kurallara aykırı olarak, Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalıların adreste bulunma sebebi yazılmadan ve yasal şartları oluşmadan ilk seferde doğrudan doğruya Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapıldığı ve usulsüz olduğundan; Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliği sağlanarak ve yasal temyiz süresi beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere, dosyanın mahalline iade edilmesi gerektiği-
Gerekçeli karar tebligatlarının, Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesi gözardı edilmek suretiyle, davalıların adreste bulunma sebebi yazılmadan ve yasal şartları oluşmadan ilk seferde doğrudan doğruya Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre yapılmasının usulsüz olduğu-
Davalıya yapılan gerekçeli karar tebliğinin TMK.m.21/1 uyarınca yapılmış olmasına rağmen muhatabın işte olduğu bilgisi alınan komşunun ismi tebligat parçasından anlaşılamıyorsa usulsüz olduğu- Diğer davalılara yapılan gerekçeli karar tebliğinin yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak TK'nun 10/2. maddesi gözardı edilerek doğrudan doğruya TK'nun 21/2. maddesine göre yapılmasının usulsüz olduğu-
Davacının duruşmada bildirdiği adres “Bilinen son adres” olduğuna göre, kararın bu adres yerine, mernis adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre tebliğinin usulsüz olduğu ve kesinleştirme işlemi geçersiz olduğundan, davacının temyiz talebinin süresinde olduğu- Anlaşmalı boşanmaya ilişkin kararın dokuz yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra davalı tarafından tebliğe çıkarılmasının dürüstlük kuralına aykırı ve "hakkın kötüye kullanılması" niteliğinde olduğu-
Davalı tüzel kişi olmadığı, gerçek kişi olduğu için Tebligat Kanunu m.35'e göre tebligat yapılamayacağı- Bu sebeple öncelikle davalının bilinen son adresine,bu adreste tebligat yapılamaması halinde ise mernis adresinin tespit edilip o adrese tebligat yapılması gerektiği-
Başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya Tebligat Kanunu m. 21/2'e göre tebligat çıkartılmasının ve bu hükme göre tebliğ edilmesinin muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağı- Gerekçeli karar tebligatının davalılardan birinin bilinen en son adresine çıkarılması, bu adreslerin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilip tebligatın buraya yapılması gerektiği-
Borçlunun bilinen en son adresine çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade gelmesinden sonra, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, ödeme emrinin usulüne uygun bir şekilde tebliğinin yapılmaması halinde icra takibinin kesinleşmeyeceği- Ödeme taahhüdünde tebligat gideri, tahsil harcı ve peşin harcın ayrı ayrı rakamsal olarak gösterilmemesi halinde taahhüdü ihlâl suçunun oluşmayacağı-
Tarafların serbest iradeleriyle kararlaştırdığı sözleşmede yazılı adresin borçlunun bilinen adresi olarak kabulü ile öncelikle bu tebligat adresine ödeme emri tebliğe çıkartılmaksızın, doğrudan ticaret sicil adresine çıkartılan ve bila tebliğ iade üzerine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi gereğince yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu- Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca, şikayetçi borçlu yönünden ödeme emri tebliğ tarihinin, borçlunun usulsüz tebligattan haberdar olduğu tarihe göre düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-