Karar kesinleşinceye kadar davadan feragatin mümkün olduğu, mahkemece, bir karar verilip, davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında davacı vekili tarafından davadan feragat edildiği ve bu aşamada feragat hakkında karar verme yetkisinin yerel mahkemeye ait bulunduğu-
Dava, katılma ve eşya alacağına ilişkin olup, katılma rejimine tabi davalar bakımından zamanaşımı süresi 10 yıl olduğu; eşya alacağına ilişkin dava bakımından da; kural olarak eşyaların mevcut olması halinde uyuşmazlık mülkiyet hakkına dayandığından zamanaşımı süresinin olmadığı, eşyaların varlığının tespit edilememesi halinde, istem tazminata ilişkin olduğundan burada da uygulanması gereken zamanaşımı süresinin Türk Borçlar Kanununun 146 (Borçlar Kanunu 125). maddesine göre 10 yıl olduğu-
Davacı, meskenin evlilik içinde iki tarafın katkıları ile alınan ortak mal olduğunu açıklayarak TMK’nun ilgili hükümleri gereği mal rejiminin tasfiye edilerek fazla hakları saklı kalmak kaydı ile taşınmazın yarısının bedeli alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.m.118-395) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahekemesi'nde bakılacağı-
TKM'nin 170.maddesi uyarınca katkı payı alacağı belirlenirken; tarafların evlenme tarihinden dava konusu taşınmazın edinildiği 27.04.2000 tarihine kadar ayrı ayrı elde ettikleri gelirlerin tespit edilmesi bu kapsamda gerekli görülen tüm bilgi ve belgelerin taraflardan ve ilgili kurum veya kuruluşlardan temin edilmesi ve davalının her birinin kişisel harcamaları ile davalı koca bakımından ayrıca 743 sayılı TKM'nin 152 maddesinin gözönünde bulundurulması gerekeceği-
İster katkı payı alacağından veya isterse katılma alacağından kaynaklanan alacak isteği olsun her ikisi bakımından da 10 yıllık zamanaşımı süresi söz konusu olduğu-
Kooperatif vasıtası ile edinilen taşınmaza ilişkin ödemelerin tarihine göre davanın, 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallara yapılan katkı payı alacağı ve TMK'nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; değer artış payı alacağı isteğine ilişkin olup, dava konusu bağımsız bölümün, 03.10.2000 tarihinde kat mülkiyeti kurulmasıyla davalı adına tescil edildiği ve kooperatif ödemelerinin 18.04.2003 tarihine kadar sürdüğü ve taşınmazın 2000 yılında fiilen teslim edildiği, taşınmazın fiilen teslim edildiği tarihte taraflar arasında 743 sayılı TKM'nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejimi bulunduğundan taşınmazın davalının kişisel malı olduğunun kabulü gerekeceği, 743 sayılı TKM'nin yürürlükte olduğu yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekeceği, davacıya ait Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı kayıtlarından davacının evlilik birliği süresince çalışarak gelir elde ettiği görülmekle taşınmazın edinilmesine 01.01.2002 tarihinden önce katkıda bulunduğunun kabulü ile taşınmaza ilişkin ödemeler 01.01.2002 tarihinden sonra da devam etmiş olduğu ve bu tarihten sonra boşanma dava tarihine kadar yapılan ödemeler edinilmiş maldan karşılandığından davacının değer artış payı alacağının da bulunduğunun kabulü gerekeceği-
Katılma payı ve değer artış payı alacağı davasında, eklenecek değerlerden (TMK'nun m. 229) ve denkleştirmeden (TMK'nun m. 230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK'nun m. 219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK'nun m. 231) yarısı üzerinden (TMK'nun m. 236/1) katılma alacağının hesaplanması ve TMK'nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden biri kişisel mal veya geliri ile diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekeceği-
Davacının dava konusu arsanın alımına ve üzerinde inşa edilen binadaki katkısına yönelik isteği mal rejminin tasfiyesi kapsamında alacak isteği kapsamında kalmakta olup, 4787 sayılı Aile Mahkemeleri'nin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 4. maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK. m. 118-395) kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemesi'nde bakılacağı-
Ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olup, evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkün olduğundan, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekip, kural olarak, davacı kadın ziynet eşyalarının varlığını ve evden ayrılırken davalıda kaldığını ispatlamak zorunda olduğu-