Davaya konu taşınmaz halen davacının tasarrufunda olup sebepsiz zenginleşme olgusu henüz gerçekleşmediğinden, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davasının -temyiz eden davalılar yönünden- reddi gerektiği-
İlamın bölünerek ayrı ayrı takip yapılamayacağı- Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin ve böylece davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesini sağlamanın hakkın kötüye kullanılması olduğu; hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı-
İlk derece mahkemesi hükmünün Yargıtay'ca bozulmasından sonra tarafların ıslah yoluna başvuramayacakları- Çıkma payı alacağının tahsili hususunda belirlenecek miktara hükmedilirken, makbuz karşılığı elden ve havale yapılan miktar ile banka kredisi geri ödemesinden kaynaklanan alacak kısmı toplamından davacı payına düşen genel gider payının düşülmesi gerektiği- İİK. mad.89 kapsamında gönderilen haciz ihbarnamesine istinaden yapılan ödemelerin, çıkma payı kapsamında değerlendirilmesi ve temerrüt tarihinden itibaren tahsiline hükmedilmesi gerektiği-
Tarafların evlilik birliği içerisinde, davacının internet bankacılığında kullanılmak üzere kendisine verilen şifreyi davalıya verdiği, davacının şifresini muhafaza etmeyerek davalıya vermesi ve gerekli güvenliği almayarak davalının hesabındaki parayı çekmesine sebep olduğu hususu nazara alındığında davacının da olayda müterafik kusurunun bulunduğu kabul edilerek hükmedilen alacak üzerinden indirim yapılması gerektiği-
Davacının, ecri misil ödemek suretiyle hazineye ait taşınmazlardan üzerine baraka niteliğinde bir dükkan inşa ederek tasarrufta bulunduğu, davalı tarafın, davacının kendi malzemesiyle inşa ettiği bu dükkandan (baraka niteliğindeki yapıdan) davacıya herhangi bir bedel ödemeksizin yararlandığı ve bu haliyle mal varlığında haklı bir hukuki nedene dayanmayan artış olduğu, yani davalının davacı aleyhine sebepsiz zenginleştiği, bu durumda davalının, bu kullanımı sebebiyle malzeme sahibi olan davacıya bir miktar tazminat ödemesi gerektiği, eldeki davada davalının zenginleştiği miktarının niza konusu barakanın bulunduğu taşınmaz maliki olan hazineden talep edebileceği miktar kadar olduğu, davalının kötü niyetli zilyet sıfatı ile taşınmaz sahibinden talep edebileceği miktarın ise, TMK'nın 723/3. maddesi uyarınca "yapı inşasında kullanılan malzemenin malik için taşıdığı en az değer, başka bir anlatımla asgari levazım bedeli'' olduğu-
Davacı ile davalı arasındaki satış tarihinde tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin olarak imzalanan sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersiz olduğundan; davacının ödediği satış bedelini haksız iktisap kuralları gereğince davalıdan geri isteyebileceği ve tasfiyesinin, haksız iktisap kuralları uyarınca, denkleştirici adalet kuralı ile hakkaniyet gözetilerek yapılacağı; mahkemece, sözleşmede yazılı olan miktarın denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan karşılığının davalıdan alınmasına karar verilmesi gerektiği- İadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün ilk ödeme tarihindeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerektiği- Mahkemece, taraflar arasındaki harici sözleşme nedeniyle davacı tarafından ödenen bedelin, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği  tarih itibariyle, enflasyon, üretici ve tüketici fiyatları endeksleri, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar gibi çeşitli ekonomik etkenlerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücünün, bilirkişiden ek rapor alınması suretiyle belirlemesi ve bu miktara hükmedilmesi gerektiği- Davacı satın almış olduğu taşınmazı iade etmeden ödediği satış bedeli için faiz talep edemeyeceğinden; mahkemece, dava konusu taşınmazın davacının zilyetliğinde olup olmadığı, taşınmazı halen kullanıp kullanmadığı, taşınmazı davalıya iade edip etmediği noktasında gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, taşınmazın halen davacının zilyetliğinde olduğunun tespiti halinde, hükmedilen alacağa taşınmazın iadesi tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi gerektiği-
Davacı, mevcut dava ile bağımsız bölümün teslimi anında inşaatın % 50 seviyesinde olduğunu, inşaatın kendisi tarafından tamamlandığını ileri sürerek, davalı aleyhine sebepsiz zenginleşme hukuksal olgusuna dayanarak işbu davayı açmış olup, bu itibarla, hukuki ihtilafın, dava dışı arsa sahipleri ile davacı yüklenici kooperatif arasında yapılan arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesine göre çözümlenmesi gerektiğinden, sözleşmeye göre söz konusu bağımsız bölümün tamamlanmasının yüklenici kooperatife ait olacağı, bu durumla ilgili yukarıda zikredilen ve kesinleşen mahkeme ilamı ile tapu iptali yapılamayan söz konusu bağımsız bölümün bedeline hükmedildiği, bu açıdan, davalının arsa sahibinden bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişi olarak davacı aleyhine sebepsiz zenginleşmesinden bahsedilemeyeceği gözardı edilerek hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Davada taraflar arasındaki sözleşmenin 7. maddesi gereğince fesih sonucu davalı elinde kalan malzeme bedelinin davacıdan tahsiline karar verildiği, ne var ki, halen malzemelerin davalı zilyetliğinde bulunduğu, bu hususun sebepsiz zenginleşmeye yol açacağı, o nedenle malzemelerin iadesi halinde bedellerinin karşı davada tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından Yasa'daki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu-
İlam bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının ayrı ayrı takip başlatmasının yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığı, borçlunun zarara uğramasına neden olduğu ve yasal düzenlemeler karşısında alacaklıların bu davranışının hukuk düzeni tarafından korunamayacağı- "Aynı ilama dayalı birden fazla alacaklı için ayrı ayrı icra takibi yapılmasında yasaya uymayan usulsüzlük bulunmadığı" gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilemeyeceği-