Takip türünün değiştirilmesinden önceki takip talebinde yer verilip, iflas yolu ile takibe eklenmeyen alacak kalemlerinin de depo emrinde yer almasının doğru olmadığı, bu şekilde düzenlenen depo emrine dayalı olarak davalının iflasına karar verilemeyeceği, bu nedenle davacının iflas takibinde yer alan alacak kalemlerine göre depo emrine esas alacağının yeniden hesaplattırılarak davalı borçluyu usulüne uygun ihtaratlı depo emri tebliğ edilmesi gerektiği-
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte; borçlu mahkemeye başvurarak kambiyo şikayeti ile birlikte borca itiraz iddiasında bulunmuş olup, anılan itiraz ve şikayetlerin takip yoluna göre İİK'nun 172. maddesi gereğince 5 gün içinde icra dairesine yapılması gerektiği, hal böyle olunca; borçlunun kambiyo şikayeti ve borca itirazının reddine karar verilmesi gerektiği-
Somut olayda taraflar arasında hacizden kambiyo senedine mahsus iflas yoluna dönüştürülen iki takip bulunduğu ve sonrasında protokol yapmak suretiyle anlaştıkları görüldüğü- Protokol gereği kararlaştırılan borcun ödenmemesine bağlı olarak itirazın kaldırılması istenerek iflas davası açıldığı- Taraflar arasında akdedilen protokolün borç ikrarını içeren belge niteliğinde olduğu- Protokolün geçersizliği dava edilmemiş ve iradeyi sakatlayan bir belge dosyaya sunulmamış; bu durumda itirazın kaldırılmış ve depo emriyle istenilen borç da ödenmediğine göre iflasa karar verilmesi gerektiği-
İflas davasının, borçlunun malvarlığının tespitinin yapılması ve tasfiye aşamasına ilişkin ortaya çıkacak hususların değerlendirildiği bir dava olmadığı; bu nedenle borçlunun haczi kabil malının bulunmaması nedeniyle iflas davasının red edilemeyeceği
Mahkemece İİK'nın 173/3 ve 158. maddelerine uygun olarak, borç ve fer'ilerini açıkça gösteren ve borcun 7 gün içinde mahkeme veznesine depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği uyarısını içeren depo emrinin borçluya veya kendisini temsil eden vekiline Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İflasın açılması davası-
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takibin itirazsız kesinleşmesi üzerine, davalı vekiline duruşmada depo emri tebliğ edilmiş ise de, takip konusu borç ve fer'ilerinin ne olduğu açıkça gösterilmediği, toplam borç miktarının belirtilmesi ile yetinilerek, depo emrinin yerine getirilmemesi halinde iflasa karar verileceği meşruhatına depo emrinde yer verilmediği görüldüğünden, mahkemece, İİK. mad. 173/3 ve 158'e uygun olarak, borç ve fer'ilerini açıkça gösteren ve borcun 7 gün içinde mahkeme veznesine depo edilmemesi halinde iflasa karar verileceği uyarısını içeren depo emrinin borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine uygun olarak tebliğ edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Depo emrine esas alacak ödendiği gerekçesiyle İİK'nın 173. maddesi gereği dava konusuz kaldığından karar tesisine yer olmadığına, depo emri kapsamında yatırılan miktarın davacı tarafa ödenmesine (hüküm ile temyiz arasındaki süre için bedel üzerine resen ihtiyati tedbir konulduğu ve ancak tehiri icra talepli davalı tarafça temyiz olmadığı müddetçe alacaklıya ödenmesi yolunda icra dairesine müzekkere yazılmasına) dair verilen kararın onanması gerektiği-
Mahkemece, dosya kapsamı ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı şirketlerin alacaklı olduğu miktarı, verilen kesin süreye rağmen depo etmeyen davalının iflasına karar verilmesinin isabetli olduğu-
Mahkemece, iflas davasının kabulüne dair verilen kararın Yargıtay ilamı ile itirazın kaldırılması ve iflas davasında davalının itirazını geri alması halinde, İİK. mad. 173/2 gereğince İİK. mad. 166'da öngörülen usulle iflas talebinin ilan edilerek alacaklılara müdahale ve itiraz imkanı tanınarak bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, 'davacı ile iflas takibini kabul eden davalı arasında gerçek bir alacak borç ilişkisi olduğunun ispat edilemediği' gerekçesiyle 'davanın reddine' karar verilmesinin isabetli olduğu-