Tefhim edilen hüküm sonucu yanlış da olsa, gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna uygun düzenlenmesi gerekmekte olduğundan, yanlışlık ancak temyiz/kanun yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebileceğinden, tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılığın diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olduğu-
Davacı, davasından feragat etmiş olduğundan, feragat konusunda bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasının gerektiği-
Her ne kadar Almanya Fürstenfeldbruck Mahkemesi'nin verdiği boşanma kararı kesinleşmiş ve verildiği ülkede kesin delil ve kesin hüküm olarak kabulü sonucunu doğurabilmekte ise de, kararın Türkiye’de uygulanabilmesinin ancak, bir tanıma kararı verilmesi halinde mümkün olabileceği-
Davacı, temyiz dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirdiğinden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasının gerektiği-
Davalı-davacı kadının açtığı boşanma davasıyla ilgili olarak davacı-davalı kocaya delil gösterme imkanı tanınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulmasının "hukuki dinlenilme hakkına" (HMK. md. 27) aykırılık oluşturan önemli bir usul hatası olup, bozmayı gerektireceği-
Davacı kadın tarafından boşanma davası (TMK md. 166/1) açılmasından sonra davalı koca tarafından da Eskişehir 1. Aile Mahkemesi’nde terk hukuki nedenine dayalı olarak (TMK md. 164) boşanma davasının açıldığı, her iki davanın yargılaması sonucunda boşanma, kusur belirlemesi, velayet ve nafakalar yönünden verilecek kararların birbirini etkileyecek nitelikte olduğu, davalar arasında hukuki ve fiili irtibatın olduğu, hal böyle olunca aynı mahkemede açılan boşanma davalarının birleştirilip toplanan deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Hükmü temyiz eden davacı,temyiz dilekçesinde, “evliliğin devam etmesi ve birliğin yeniden oluşması sebebiyle boşanmanın iptal edilmesini, hükmün bu sebeple bozulmasını” istediğine göre temyiz dilekçesi davadan feragat niteliğinde olduğundan, bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasının gerektiği-
Boşanma kararı için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiği- Dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret olduğundan, boşanmaya karar verilemeyeceği-
Davacı tazminat ve velayet isteminde bulunduğundan, yargılamaya devam edilerek kusur ve haklılık durumuna göre velayet yönünden de kesin hüküm oluştuğu gözetilerek tazminat talepleri ile yargılama gideri ile vekalet ücreti konusunda hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin bozmayı gerektirdiği-
Mahkemece "maddi tazminat ve nafakaların miktarı ile ziynet-çeyiz eşyası alacağı" talebi ile ilgili davanın esasına girilerek; gerektiğinde eşyaların cins, nitelik, sayı ve değeri konusunda; davacıdan açıklama yapmasının (HMK.m.31) istenilip, gösterilen tüm delillerin değerlendirilmesi; talebin kabulü koşulları gerçekleştiği takdirde de, eşyaların dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değerlerinin belirlenmesi için uzman bir bilirkişiden rapor da alınarak, gerçekleşecek sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-