Taşınmazda 12/40 hisse sahibi davalıların murisi olmayıp bu kişi, mirasçıları olduğundan ve elbirliği halinde tüm mirasçılar adına kayıtlı olduğunun kabulü gerektiğinden, TMK'nun 701. maddesi gereğince elbirliği mülkiyetinde bir veya birkaç mirasçının zilyetliğinin tüm mirasçılar adına sürdürülmüş sayıldığından, davacıların TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan ölüm hukuki sebebine dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemi konusunda gerekli koşulların oluşmadığı-
Muhdesatların mülkiyetinin tespiti isteminin muhdesatların meydana getirildiğinin tespiti istemini içerdiğinden, mülkiyet tespiti istemiyle açılan davalarda, koşullarının varlığı ve davanın kanıtlanması halinde davaya konu muhdesatların davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak, tapu iptali ve tescil davalarında, dava, kayıt malikine, kayıt maliki ölüyse mirasçılarına yöneltilerek açılması gerekeceği-
Tapu iptali ve tescil davasında, davalı ve kayıt maliki Belediye hiçbir zaman TMK 713/2. fıkrasında yazılı hukuki sebepler arasında yer alan unsurlardan olmadığından, davacının dayandığı tapu tahsis belgesi esas alınarak araştırma ve inceleme yapılıp, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 27/1.maddesi hükmüne göre, mahalli hukuk mahkemelerinde görülen kadastro ile ilgili ve henüz kesinleşmemiş bulunan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında o taşınmaz mal için kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte bu mahkemelerin görevi sona erer ve davalara ait dosyalar mahkemesine kendiliğinden devrolunacağı; aynı Kanun'un 26/son maddesi hükmüne göre de, Kadastro Mahkemesi'nin yetkisi her taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağının düzenlendiği günde başlayacağı-
Davanın açılmamış sayılması kararı usule ilişkin nihai karar olup HUMK'nun 423/6. maddesi hükmü gereğince yargılama gideri niteliğinde vekalet ücretinin de karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gözönünde bulundurularak hükme bağlanması gerekeceği-
MK'nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasında, mahallinde yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar, HMK'nun 243 ve 244. maddeleri gereğince keşif yerine davetiyeyle çağrılması, aynı Kanun'un 259 ve 290/2. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklar keşif yerinde dinlenmesi, davacının satın aldığı miktarın zemindeki yeri belirlendikten sonra ifrazının kabil olması halinde tapusunun iptaliyle ayrı bir parsel numarası verilerek, ifrazının kabil olmaması veya zemindeki yerinin belirlenememesi halinde ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15/2 maddesi uyarınca paylı mülkiyet şeklinde davacı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Kural olarak kesin hükümden sözedilebilmesi için HMK'nun 303. (HUMK. m. 237) maddesine göre, davaların taraflarının, konusunun ve hukuki sebebinin aynı olması gerekeceği-
Mülkiyetin aktarılmasına yönelik tapu iptali ve tescil davasında, satış sözleşmesine konu 175 m2'nin ifrazı mümkün olmadığından davalı üzerindeki kaydın iptaliyle 3402 sayılı Kadasro Kanunu'nun 15/2 maddesi uyarınca paylı olarak davacı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu muhdesatların üzerinde bulunduğu parsellerin evveliyatlarının mera olduğu, Belediye tarafından meralık nitelikleri değiştirilerek mesire alanı vasfı ile tapuya Belediye adına tescilleri sağlanmış ise de bu tescillerin yolsuz olup, taşınmazların meralık niteliklerinin değiştiğinin kabul edilemeyeceği, öncesi mera vasfında iken inşa edildikleri anlaşılan muhdesatlar bakımından Belediyenin herhangi bir hukuki yararı bulunmadığı, yolsuz tescille mera vasfının mesire alanı olarak değiştirilmiş olmasının Belediyeye bir hak bahşetmeyeceği, meralar üzerinde meydana getirilen muhtesatlara da hukuken değer verilemeyeceği, Mera Kanunu ile meraların işgalinin suç sayıldığı gözetildiğinde meralar üzerindeki muhdesatlara yasallık sağlayacak şekilde tespit ve bu tespite dayalı alacak kararının verilemeyeceği-