Ölüm nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, yerel mahkemece davanın tüm istemler yönünden reddedildiği, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 10. maddesinin 3 fıkrasının " Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur" hükmünü ihtiva ettiği, mahkemece reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden davalı yararına 2.160,00 TL nisbi vekalet ücreti ve red edilen manevi tazminat için 1.500,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, davalı tarafa toplam 12.640,00 TL vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğu-
İş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine ilişkin davada; manevi tazminat talebini de içeren ıslah dilekçesinin verilmesini takiben başvurma harcının da yatırıldığı; bu duruma göre ıslah talebiyle verilen dilekçenin, bu haliyle, bir ek dava dilekçesi olarak kabulünün gerektiği; hal böyle olunca da manevi tazminat istemi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiği-
İş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine ilişkin davada, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği; Kanunun 2. maddesine göre "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanacağı”- Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edildiği; kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanması gerektiği- Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin davalı işverene rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak, bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerekirken, yazılı şekilde fazla indirim yapılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Kamu hizmeti kapsamında can güvenliğini korumak ve bu konuda her türlü tedbiri almak, hazırlıkları yapmak İçişleri Bakanlığının görevi olup bu görevin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesi hizmet kusuru niteliğinde olduğundan davacıların desteğinin terör örgütünce gerçekleştirilen canlı bombanın patlaması sonucu ölmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini amacıyla davacı tarafından idareye karşı açılacak olan davanın idari yargı yerinde "tam yargı davası" şeklinde açılması gerekeceği-
Ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, davacı vekilinin 29.02.2012 günlü hesap bilirkişi raporuna bir diyeceğinin olmadığını beyan ettiği, bilirkişi raporu ile hak sahiplerinin her biri için belirlenen zarardan Temmuz 2012 ödeme dönemine kadar geçerli tüm peşin sermaye değerini düşerek kalanın tamamını ıslah suretiyle talep ettiği, diğer bir deyişle 21.06.2012 ıslah tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat gereği alabileceği maddi tazminatın tamamını istediği, kısmi davada, davacıların 29.02.2012 günlü hesap bilirkişi raporunda hesaplanan zarardan Temmuz 2012 dönemine kadar geçerli tüm peşin sermaye değeri düşüldüğünde bulunan ve ıslah konusu maddi tazminat miktarının davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu, mahkemece bu hususun göz ardı edilerek davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinin, davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olduğu -TBK' nın 55. maddesinin, gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm olaylara uygulanmasının kamu düzenine ilişkin olduğu, ancak bunun ödenilmesi gereken tazminat miktarı bakımından davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkı ortadan kaldırır nitelikte olmadığı-
Ölüm nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müşterek ve müteselsil sorumluluğun düzenlenmediği, sıralı bir sorumluluğun düzenlendiği, yolcunun uğradığı bedeni zararların, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğunun doğmayacağı, limit aşımında sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacağı, Bu durumda, hükmedilen tazminat miktarlarının davacının desteğinin yolcu olarak bulunduğu aracın zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası poliçe limitini aşmadığı, aracın trafik sigortacısı olan davalının sorumluluğunun bulunmadığı-
Ölüm nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, sorumluların biri hakkında dava açıldıktan sonra diğer sorumluya ilişkin olarak dahili dava yolu ile dava açılamayacağı, diğer sorumlu hakkında hüküm kurulamayacağı- Fer'i müdahilin tek başına kararı temyiz etme hakkının olmadığı-
Ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, "destekten yoksun kalan üçüncü kişi" sıfatıyla davanın açıldığı, ölüm nedeniyle doğrudan davacı üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacıya yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan kişilerin tazminat istemlerinin etkilenmeyeceği, -918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketinin, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı, işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar sigortacının zarara ilişkin sorumluluğunun devam edeceği-
Ölümlü tek taraflı trafik kazası nedeniyle trafik sigorta şirketinden destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin davada, destekten yoksun kalma tazminatı talep eden çocukların destek annenin vefat tarihinde 1 ve 6 yaşlarında olduğu; ailenin yaşadığı sosyal çevre bakımından destek isteyen çocukların üniversite okuyacakları düşünülerek 25 yaşına kadar destek alacakları varsayılarak hesaplanan bilirkişi raporuna itibar edilerek hükme esas alınmasının yerinde olmadığı; Yargıtayın ilgili dairelerinin uygulamaları uyarınca destek almaya devam edecekleri yaşın, anne ve babanın çalışıp çalışmadığı,ailenin sosyal ve ekonomik durumu nazara alınarak belirlenip sonucuna göre ek rapor alınarak karar verilmesi gerektiği-
Ölüm nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, sigorta şirketinin tazminatı ödeme yükümlülüğünün kendisine riziko ihbarı yapılmasından itibaren 8 işgünü sonunda başlayacağı, mahkemece davacılar vekilinden sigortacıya başvurunun tebliğine ilişkin belgenin isteneceği, belge ibraz edildiğinde, tespit edilecek tarihe 8 işgünü eklenmek suretiyle bulunacak tarihten itibaren davalı sigorta şirketinin faizden sorumlu tutulması gerektiği, başvuru olmaması halinde sigortacının, en erken dava tarihinde temerrüde düşürüldüğünün kabulü edileceği, dava tarihinden itibaren sigortacının faizden sorumluluğuna hükmedileceği, -Manevi tazminat isteminin sigorta poliçesi kapsamında olmadığı, davacılar vekilince toplam 135.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep edildiği, mahkemece talebin teminat dışında kalması sebebi ile sigorta şirketi aleyhine talep edilen manevi tazminatların reddine karar verildiği, talebin tümden reddedildiğinden bahisle sigorta şirketi lehine vekalet ücretine karar verilmesi gerektiği-