Destek tazminatı hesaplanırken her çocuğun içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik çevreye, yüksek öğretime devam eden kardeşinin olup olmamasına, anne babasının gelir, iş, meslek ve tahsil durumlarına göre bir tahminde bulunmak davacılar arasında sınıfsal bir ayrıma gitme sonucunu mu doğuracaktır? 
Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararların, TBK hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplandığı, kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemelerin, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilip, zarar veya tazminattan indirilemeyeceği, hesaplanan tazminatın; miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılıp, azaltılamayacağı- Somut olay değerlendirildiğinde; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 s. TBK'nın 55. maddesinin emredici hükmünün kamu düzenine ilişkin olduğu, gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanması gerektiği, kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği dikkate alındığında eldeki davada bozma kararına uyulmakla davalılar yararına usuli kazanılmış hakkın gerçekleşmesine engel olacak istisnai bir durumun bulunduğu-
Davacının, tedavi amacıyla götürüldüğü kuruluştaki doktorların yanlış tedavi uygulamaları sonucu bedensel zarara uğraması sebebiyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği davanın, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olmasından mütevellit; Tüketici Mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Adam çalıştıran olarak 3. kişilere karşı sorumluluğu bulunan davalı kurumun sorumlu tutulabilmesi için, kendisinin kusuru şart olmadığı, kazaya karışan davalı Kuruma ait araç sürücüsünün kazada %100 oranında kusurlu olduğu göz önüne alındığında, bu hukuki durumların değerlendirilmesi ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği-
Gözlük takmaktan kurtulmak için davalının muayenesinde ameliyat olan davacının, ameliyattan sonra gözünde görme kaybı oluşması halinde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği- Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi halinde davalılar lehine maktu değil nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Çalışma gücünde oluşan azalma zararının tespitine ilişkin, hükme esas alınan bilirkişi raporunda muhtemel yaşam süresinin "TRH 2010" tablosu kullanılarak tespit edildiği, ancak yerleşik içtihatlar gereğince "PMF 1931" tablosunun kullanılmasının gerektiği- İşleyecek dönem tazminatının hesabında, esas gelirin belirlenmesi bakımından; gelire her yıl %10 oranında artırırım ve %10 oranında iskonto uygulanması suretiyle hesaplama yapılması gerekirken,artırım ve iskonto oranının % 5 olarak kabulünün hatalı olduğu- Davacının, kaza tarihinde 19 yaşında ve ilkokul mezunu olduğu anlaşılmakta olup, yaşına ve eğitim durumuna göre askerlik çağında olduğu, bilirkişi raporunda, askerlikte geçecek süreyi de kapsar biçimde, bakiye ömür süresinin tamamı için tazminat hesaplaması yapıldığı- Davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan maluliyetinin, askerliğe engel teşkil edip etmeyeceğinin askerlik şubesinden sorulmasının gerektiği, askerliğe engel teşkil etmediğinin saptanması halinde, bu sürede gelir elde edemeyecek olan davacı için askerlik süresi dahil edilmeden hesaplama yapılacağı-
Destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, destek alma hakkı olan kişinin ihtiyacının devam etmesi gerekeceği- Ölenin eşi sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği- Yalnızca kaza tarihi ile yeniden evlenme tarihi arasındaki süre için tazminata hak kazanılacağı- Zirai amaçla kullanılan traktörlerin ancak römork ya da yarı römorklarında ve belirli sınırlamalar dahilinde yolcu taşınabileceği düzenlenmiş olup, kanundaki sınırlamalar dışında yolcu taşınmasının yasak olduğu, desteğin traktörde sürücünün yan tarafında yolculuk ettiği, araç ruhsatına göre araç istiap haddinin bir kişi olduğu dikkate alınmak suretiyle, desteğin davranışının uğradığı zararın doğumu ya da artmasında etkili olup olmadığının, olayda müterafik kusurlu olup olmadığının, maddi tazminattan hakkaniyete uygun indirim gerekip gerekmediğinin belirlenmesi gerektiği-
Destekten yoksun kalma zararının hesaplanmasında, öncelikle, SGK Başkanlığınca davacılara bağlanan ölüm aylığının rücuya tabi olup olmadığının araştırılması, bu hususun netleştirilmesinden sonra; bilirkişi tarafından kaza tarihi doğru biçimde esas alınıp destek ve davacıların bakiye ömür süreleri belirlenerek tazminat hesabının yapılması; desteğin kazadan önceki son maaş bordrosunda yer alan gelirinin hesaba esas alınması ve bu gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle belirlenecek değerine göre aktif devre zararının hesaplanması; desteğin pasif devresine ilişkin gelirinin, AGİ dahil edilmemiş net asgari ücret olarak esas alınması; destek ile davalı sürücünün kazadaki kusur oranlarının tazminat hesabında dikkate alınması ile desteğin kusuru oranında tazminattan indirim yapılması; SGK tarafından yapılan ödemenin rücuya tabi olduğunun tespit edilmiş olması halinde, bu ödemenin ilk peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi suretiyle davacıların hak kazanacağı tazminat miktarlarının belirlenmesinin gerektiği- Tazminatın reddolunan kısmı yönünden davalı taraf yararına hükmedilecek karşı vekalet ücretinin, davacılar lehine hükmedilen vekalet ücretini geçemeyeceği-
Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, önceki ödemelerin TBK'nın 55. maddesi gereğince mahsup edilmeyeceği- Davacı talepleri arasında cenaze giderlerinin de bulunduğu, davalı sürücü tarafından dava tarihinden önce yapılan ödemenin içerisinde cenaze ve taziye masraflarının da yer aldığı, bu halde hükmedilen tazminattan cenaze giderleri düşülmek suretiyle, mahsup edilmeyecek yeni miktarın belirlenmesi gerektiği-
Bedensel zarar nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, KTK 3.maddesinde "işleten" kavramına ilişkin karine öngörüldüğü, bu karinenin aksinin 3. kişiler tarafından ispatlabileceği, kaza tarihinden önce aracın KTK 20/d maddesinde öngörülen biçimde devrini gerçekleştirmeyen, kaza tarihinde kayden malik görülen araç sahibi mirasçılarının "işleten" sıfatını haiz olduğu, araç sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu kabul edileceği-