HUMK'nun 275. maddesi uyarınca çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği, hasar yönünden hiçbir inceleme yaptırılmadan birleştirilen davadaki davacının mirasçıları tarafından, davadan önce yaptırılan delil tespiti dosyasında alınan hasar raporuna bağlı kalınarak hüküm kurulmuş olup, dava konusu trafik kazasında hasar miktarının saptanması için ayrıca rapor alınmaksızın tespit dosyasında alınan rapor doğrultusunda hüküm kurulmasının doğru olmadığı-
Ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin davada, aynı aracın zorunlu mali sorumluluk ve ihtiyari mali sorumluluk poliçelerinin davalı sigorta şirketi tarafından tanzim edildiği, sigortacının toplam teminat limitinin ZMSS poliçesinde 57.500,00 TL, İMSS poliçesinde 50.000,00 TL olmak üzere toplam 107.500 TL olduğu, sigortacının yapmış olduğu ödemeler tenzil edildiğinde bakiye 8.108,00 TL sorumluluğunun kaldığı, bilirkişi raporunda ZMSS poliçesi içerisinde yer alan ihtiyari teminat limitinin (kişi başı 10.000,00 TL) hesaplamada dikkate alınmamış olmasının hatalı olduğu-
Kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmesi gerektiği- İş kazası veya meslek hastalığına birlikte sebebiyet veren sorumluların işveren ve üçüncü kişi olması durumunda ise, işverenden istenebilecek gerçek zararın aşılmamak üzere işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, 1. fıkra gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin 4. fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar, kanun koyucunun getirdiği “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerektiği- Gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması gerektiği- Ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınması gerektiği-
5510 s. K. yürürlük tarihinden önce meydana gelen iş kazası nedeniyle, Kurumca rücu edilebilen peşin değeinr 506 s. Kanun'un 26. maddesine göre belirlenmesi ve işverenin 506 s. K. 10. maddesine dayanan sorumluluk hali, kendisinin zamanında bildirimde bulunmamasından kaynaklandığından, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamayacağından, bu halde dahi 26. maddeye göre rücu edilebilen miktar kadar indirim yapılması gerekeceği- Asgari ücretlerdeki katsayı farklılıkları da gözetilerek davacının maddi zararın tespiti için yeniden hesap raporu alınarak, hesap olunan maddi zarardan Kurumca sigortalıya bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinin ilk peşin değeri ile geçici iş göremezlik ödemesinin rücuya tabi kısımlarının indirilmesi gerektiği- TBK kapsamında değişen Daire içtihatlarına göre, artık kazalının veya hak sahiplerinin maddi zararından düşülmesi gereken sosyal güvenlik ödemesi ona veya ölüm halinde hak sahiplerine iş kazası sigorta kolundan bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri olup bu değerin değişken olmadığı, bu değerin davacı ya da davacalar tarafından bilinebilecek bir miktar olduğu ve TBK. kapsamına uygun yapılan hesaplamalar sonunda davacının maddi zararının Kurum tahsisleri ile karşılandığı neticesi ortaya çıkarsa bile reddine karar verilen maddi tazminat davası için davalı yararına vekalet ücreti verilmesi gerektiği-
Asıl işverenin işçisinden dolayı taşeronun 3. kişi kapsamında kusuru saptanamaz ise sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığı- Gerçek zarar hesabının, tazminat hukukuna ilişkin genel ilkeler doğrultusunda yapılması; sigortalı sürekli iş göremezlik durumuna girmişse bedensel zarar hesabının; ölüm halinde ise destekten yoksun kalma tazminatının hesabı gerektiği- Gerçek zararın önceki bozma ilamında açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde belirlenmesi gerekirken, gerçek zarardan sigortalının kusuru oranında (%20) indirim yapıldıktan sonra, davalının kusur oranı (% 80) karşılığında tazminata hükmedilerek, mükerrer kusur indirimi yapılan rapora itibar edilerek hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davacının dava dilekçesinin istem (netice-i talep) bölümünde genel anlamda iş görmezlik tazminatı talebinde bulunduğu ve Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu'nun raporuna göre de davacının geçici iş göremezlik süresinin 1 aya kadar uzayabileceği, bu süre zarfında ise mesleğini icra edemeyeceği belirtilmiş olmakla, davacının geçici iş göremezlik tazminatı talebi yönünden dosyanın alanında uzman hesap bilirkişisine tevdi edilerek alınacak rapor doğrultusunda değerlendirme yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği-
Ölüm nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, desteğin davacının eski eşi olduğu, boşanma davasında desteğin eve bakmadığı, sadakatsiz davrandığı, kötü alışkanlıklarının bulunduğunun iddia edildiği, mahkemece desteğin sadakat ve geçim yükümlülüklerini yerine getirmediği, ağır kusurlu olduğu belirtilerek boşanma kararı verildiği, kural olarak boşanan eşlerin birbirlerine destek olacağının kabul edilmediği, boşanma dosyasındaki bilgi ve belgeler ile ekonomik sosyal durum araştırma tutanağı dikkate alındığında destek ilişkisinin davacı tarafından kanıtlanamadığı-
Ölüm nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, ölüme sebebiyet veren olaya müteallik ceza kovuşturması yapıldığı, ceza mahkemesi tarafından davacılara ödeme yapılmasının hükmedildiği, yapılan bu ödemenin tazminat miktarlarının hesaplanmasında nazara alınmadığı, mahkemece ceza dosyasında yapılan ödemenin ne kadarının maddi, ne kadarının manevi tazminat için olduğu hususunda yeniden değerlendirme yapılması gerektiği-
Ölüm nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, desteğin Bağ-Kur sigortalısı olmasına rağmen davacılara gelir bağlanıp bağlanmadığının incelenmediği, gelirin bağlanması halinde bunun peşin sermaye değerinin ve rücuya tabi olup olmadığının Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına sorulacağı, rücuya tabi ise bu gelirin peşin sermaye değerinin hesaplanacak tazminattan indirilmesi gerektiği-
Ölüm nedeniyle maddi-manevi tazminat istemine ilişkin davada, sigortacı tarafından ödenen bedeli tazminatın hesaplanmasından yaklaşık 1 yıl 2 ay önce almış olan davacıların, ödenen miktarın hesap rapor tarihine kadar işleyecek olan yasal faizi kadar haksız yere zenginleşmiş olacağı -Zararın ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin tazminat hesabının yapıldığı güne kadar geçen süreye ilişkin yasal faizinin hesaplanarak destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi gerektiği-