Vakıf hukukunda, vakfın kuruluş senedine yansıyan kurucu iradenin -yasaların buyurucu hükümlerine aykırı olmamak koşulu ile- olduğu gibi korunması ve sürdürülmesinin esas olduğu–
Vakıf hukukunda esas olanın kuruluş iradesinin korunması olduğu, 5072 sayılı Yasa’nın 2/d maddesinde kamu görevlilerinin görev unvanlarını kullanarak dernek ve vakıf organlarında görev alamayacağı hükme bağlandığından vakıf senedinde bu görev unvanları yerine görevlilerin adlarının yazılması biçiminde değişikliğin istendiği, aynı Yasa’nın geçici 2. maddesi ile Yasa’nın yürürlük tarihinden önce kurulan vakıfların semtlerindeki görev unvanlarını kullanma hakkı saklı tutulduğundan ve unvan yerine kişi adının yazılmasının kurucu iradeye aykırı olacağından değişiklik isteğinin yerinde olmadığı-
Davacı, dava konusu (vakıf cinsi) taşınmazın malikinin miras bırakanı olduğunu beyan ederek (vakıf şerhinin terkinini) talep etmişse de, dosyada buna dair bir belge olmadığından; öncelikle kayıt malikinin davacının miras bırakanı olup olmadığı, terekesinin elbirliği ya da paylı mülkiyet rejimine tabi bulunup bulunmadığı, veya başka mirasçısı varsa ve tereke elbirliği rejimine tabi ise davanın tüm mirasçılar tarafından açılması gerektiği düşünülerek ve bu yönler incelenerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekeceği-
Vakefeden tarafından, kuruluş senedinde belirtilen vakfın amaç ve örgütlenme biçiminin, zorunluluk doğmadıkça, kural olarak vakıf organlarınca değiştirilip genişletilemeyeceği–
«Tevliyete ehil olmanın tespitine» ilişkin davaların adli yargıda görülmesi gerekeceği–
Galleye hak kazandığını mahkeme ilamıyla ispatlayan vakıf evladına ancak kararın kesinleşme tarihinden sonrası için galle fazlası ödeneceği–