Yasal yönden; 5072 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan vakıfların kamu kurumları ile ilgili almış oldukları isimler ile senetlerdeki kamu görevlerinin unvanlarını kullanma haklarının saklı tutulduğu, dava konusu vakıf anılan yasanın yürürlülük tarihinden önce kurulduğundan, kuruluş senedindeki adını ve kamu görevlilerinin görev unvanlarının saklı olduğunun kabulünün gerekeceği-
Vakıf senedinin değiştirilebilmesi için, değişiklik kanun gereği de olsa, değişiklikten önceki mütevelli heyetten bu konuda karar alınıp ondan sonra noterde resmi düzenleme yapılması gerekirken, vakıf mütevelli heyetince değişiklik konusunda bir karar alınmadan vakıf başkanının doğrudan noterde yaptırdığı değişiklik senedinin tesciline karar verilmesinin doğru olmadığı-
Vakıf mütevelli heyetinin yeni oluşumunun senette düzenlenmesine, değişiklikten önceki mütevelli heyetin karar vermesinin gerekeceği-
Vakfı kuran gerçek ve tüzel kişiler ile Üniversite Rektör ve Yardımcısının genel kuruldan ve yönetim kurulundan çıkartılması sonuç itibariyle böyle bir düzenlemenin kurucu iradeye aykırı düşeceği, oysa kurucu iradenin, genel kurulun ve yönetim kurulunun oluşumunda kişiyi değil, görev unvanını esas aldığı, 5072 Sayılı Yasaya 5234 Sayılı Yasayla eklenen geçici 2. madde hükmünün de bu amaçla düzenlenmiş bulunduğu, açıklanan tüm bu nedenlerle vakıf senedinin 11 ve 15. maddelerinde yapılan söz konusu değişikliklerin tescilinin doğru görülmediği-
Vakıf mütevelli heyetinin yeni oluşumunun senette düzenlenmesine değişiklikten önceki mütevelli heyetin karar vermesinin gerekeceği-
Vakıf şerhi, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra tapuya işlenmişse taşınmazı sonradan devralan kişilerin taviz bedelinden sorumlu tutulamayacağı, başka bir anlatımla, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile şerhin işlendiği tarih arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise vakıf şerhine değer verilemeyeceği-
Vakıf hukukunda, vakfın kuruluş senedine yansıyan kurucu iradenin -yasaların buyurucu hükümlerine aykırı olmamak koşulu ile- olduğu gibi korunması ve sürdürülmesinin esas olduğu–
Vakfeden tarafından kuruluş senedinde belirlenen vakfın amaç ve örgütlenme biçiminin, zorunluluk doğmadıkça kural olarak vakıf organlarınca değiştirilip genişletilemeyeceği–
Gerek "vakfın tescili" istemini, gerekse "vakıf senedinde yapılan değişikliğin tescilini" içeren başvurunun bir dava niteliğinde olmadığı, üçüncü kişilerin böyle bir yargılamaya müdahil olarak katılmalarının da mümkün olmadığı–