Davalılar temliken tescil istemedikleri gibi taşkın bölümün temliken tescili yönünden 3194 sayılı Yasanın 15. ve 16. maddeleri hükmü uyarınca ifrazının yasal olarak mümkün olup olmadığı Belediye Encümen Kararına dayalı olarak araştırılmadığı, değinilen husus kamu düzeni ile ilgili olup re'sen dikkate alınması gerektiğinden, temliken tescil konusunda hazinenin temyizinin olmadığı gözetilerek taşkın binanın bulunduğu alanın davacı parselinden ifrazının mümkün olup olmadığının Belediye Encümen Kararına dayalı olarak araştırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- 
Asıl davanın elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil, karşı davanın ise TMK'nın 725. maddesine dayalı tapu iptali tescil isteğine ilişkin olduğu- 5312 sayılı parselin maliki davalı M.A.'nun inşaatı yaptığı sırada elatmanın önlenmesini isteyen davacı B.A.'ın maliki olduğu 4613 sayılı parsele, 28.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda A harfi ile gösterilen 2,59 m2 tecavüzlü inşaat yaptığının anlaşıldığı- Çaplı taşınmazlarda kural olarak iyiniyet iddiasında bulunulamayacağından, temliken tescil davasının reddine, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne karar verilmesi gerektiği- 
TMK’nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebileceği, hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiasıyla ileri sürülebileceği, malzeme sahibinin TMK’nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesinin bazı koşulların varlığına bağlı olduğu-Davacı, davalı kayınpederinin taşınmazı üzerine ev inşa ettiğini, iyiniyetli olduğunu ileri sürmüş ise de; el attığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmediğini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilebilecek durumda olmadığını ispatlayamadığı, bu durumda iyiniyetin varlığı kabul edilemeyeceğinden TMK'nın 725. maddesindeki temliken tescil koşullarının gerçekleşmediği-
Bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hüküm olduğundan bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerektiği-
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsayacağı- TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisinin düzenlendiği, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanındığı bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olması gerektiği-
TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkının o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsayacağı-TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisinin düzenlendiği, böylece muhdesatla arasındaki bağlantının kesildiği, bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanındığı, bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olması gerektiği- TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesinin bazı koşulların varlığına bağlı olduğu, birinci koşulun, malzeme sahibinin iyiniyetli olması olduğu, ikinci koşulun, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olması olduğu (objektif koşul), üçüncü koşulun ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesi gerektiği, üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gerektiği-
Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsayacağı-TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlendiği, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanındığı, bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olması gerektiği-
Taşınmaz ifraz sonucu oluşan parsel olduğundan ileri sürülen bina taşkınlığına ilişkin elatmanın, 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesinde öngörülen imar uygulaması sonucu oluştuğunun söylenemeyeceği-
Kendi malzemesiyle başkasının taşınmazına inşaat yapan bir kişinin bu inşaatını komşusunun taşınmazına taşırmış olabileceği, bu durumda TMK'nın725. maddesindeki koşullar gerçekleşmiş ise taşırdığı bölümün mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebileceği- Gerek paylı mülkiyette, gerekse elbirliği ortaklığında dava, davacı paydaşların ya da ortakların birleşmesi ile açılması gerekir bazı paydaşların ya da ortakların açtığı davaya diğer paydaşların muvafakatları sağlanırsa bu durumda da davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılmasının mümkün olacağı-
Mahkemenin tarafların talepleriyle ilgili olumlu veya olumsuz bir karar vermek zorunda olduğu, taraf istemleri hakkında bir karar verilmemesinin yargılama ilkelerine uygun düşmeyeceği- Birleştirilen davada davacı B.ye temliken tescil isteminin kabul edilmemesi durumunda ikinci kademede temliken tescile konu binaya yaptığı giderlerin tahsilini istediği, temliken tescil isteminin reddine karar verildiği, ancak davacının ikinci kademedeki istemi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği, mahkemece, davacının ikinci kademedeki istemi hakkında bir karar verilmemesinin doğru görülmediği-