Alacağın temliki hükümleri uyarınca temlik alanın alacaklı temlik veren kişiye ait hakları devralacağı, borçlunun, temlik alan kişiye yönelik temlik veren kişiye karşı ileri sürebileceği şahsi def'ileri ileri sürebileceği, bu durumda mahkemece temlik tarihi itibariyle icra takip dosyasındaki temlik verenin alacağı bulunup bulunmadığını bilirkişi aracılığıyla tespit ettirilerek söz konusu icra dosyası nedeniyle davacının fazla bir ödeme yapıp yapmadığının tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı icra takibine konu borcun tamamının ödendiğini ileri sürdüğünden, davalı ise borcun ödenmediğini belirttiğinden, mahkemece dava tarihi itibariyle davacının icra takibine konu genel kredi sözleşmesinden dolayı borçlu bulunup bulunmadığını bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla banka kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle varılacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava, takip ve bono nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine ilişkin menfi tespit davası olduğundan, kurulacak hükmün borçlu olunmadığı belirlenen miktar için menfi tespit hükmü olduğu, oysa mahkemece HMK'nun 297.maddesine aykırı olarak olumlu tespit hükmü kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Davalının eski eşinin babası olduğunu, davalının kendisi aleyhine Devrek İcra Müdürlüğü’nün 2006/1767 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, takip dayanağının 07.06.2001 tarihinde alınan ve ödenmeyen borç olarak gösterildiğini, davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, davalı ile arasında herhangi bir alışveriş olmadığını belirterek davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının %40 tazminatla cezalandırılmasına-
818 sayılı BK’nun 53. ve 6098 sayılı TBK’nun 74. maddesi hükmü uyarınca ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararlarına ilişkin maddi olgu hukuk hakimini bağlayacağından, mahkemece ceza mahkemesinde görülen bedelsiz senedi kullanma suçundan dolayı davalı hakkında açılan kamu davası dosyasının sonucunun beklenerek bir karar verilmesi gerekeceği-
Dava ve icra takibine konu bononun incelenmesinde keşideci ve lehtarının aynı kişi olduğu, bu nedenle kambiyo senedi vasfında olmadığı gibi, bonodaki ilk cironun lehtar tarafından yapılması gerekmekte olup, bonoda lehtarın cirosu bulunmadığından, davalı yetkili hamil olmadığından, davacılar hakkında alacak isteminde bulunamayacağından, davanın bu nedenlerle kabulü gerekeceği-
Menfi tespit davasına konu bononun ihdas nedeni olarak "malen kaydı" bulunduğundan, malın teslim edilmediğinin ancak davacı keşideci tarafından yazılı delille ispat edilebileceği- Dava konusu bonoda davacı şirket bonoyu avalist olarak imzalamış olduğundan, TTK. mad. 702/2 uyarınca aval veren kişi borç şekle ait noksanlıktan başka sebeple batıl olsa da, borçtan sorumlu olacağı-
Mahkemece, iade-i muhakeme talep eden kişinin alacağının iflas yargılaması sonucu kesinleştiği ve masa tarafından bir kısmının kayıt ve kabul edildiği kalan kısmının ise kayıt kabul davası sonucu masaya kaydedildiği gözetilerek, iade-i muhakeme talep eden kişinin borçlu müflisten olan alacağının kesin hüküm sebebiyle kesinleştiği, bu nedenle borçlu müflisin menfi tespit davasının kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekeceği-
6102 sayılı Yasa'nın 687. maddesi hükmü gereğince, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olmadıkça, poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişinin, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def'ileri başvuran hamile karşı ileri süremeyeceği-
Borçlu şirket tarafından açılan menfi tespit ve kötü niyet tazminatı davasında, davanın kabulü ile davacı borçlunun borçlu olmadığının tespitine ve icraya konu çekin bedelsiz kaldığının tespitine karar verildiği, bu davanın takipten sonra açıldığı ve bahsi geçen kararın, icra mahkemesinde yargılama devam ederken verildiği ve verilen söz konusu kararın, icra mahkemesi kararı tarihi itibariyle dahi kesinleşmediği, icra mahkemesince karar verilmeden önce, menfi tespit davasında verilen kararın, alacaklı banka lehine bozulduğu görüldüğünden, icra mahkemesine başvuru tarihi itibariyle verilmiş ve kesinleşmiş bir menfi tespit kararı olmadığından ve icra mahkemesinde yargılama devam ederken, menfi tespit davası sonucunda verilen ve daha sonra bozulan bir kararın esas alınamayacağından, takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu-