Belediye Gelirleri Kanunu ve diğer kanunlar uyarınca belediyeye verilmekte olan payların, oto bilet gelirlerinin, usulsüzlük cezasının, haberleşme vergisinin, yol harcı katılma payının, yapı kullanma harcının, elektrik tüketim vergisinin, ağır kusur cezasının, işyeri açma izin harcının, bina inşaat harcının, imar durumu harcının, tatil günleri çalışma ruhsatı harcının, yapı suret harcının, idari para cezası adı altında yatırılan paraların, yangın ve sigorta vergisinin, elektrik tüketim paylarının, tellaliye bedellerinin, emlak vergisi paralarının, boğaz köprüleri geçiş paylarının, işgaliye harcının, Emekli Sandığından gönderilen tedavi giderlerinin, sigorta şirketlerinin bu hesaba yatırdığı vergilerin, cenaze arabasının, çöp arabasının, otoparkın, ambulansın, mezarlıkların, su kuyusunun, spor alanlarının, parkın, bahçenin, hizmet binasının, -niteliği gereği kamu hizmetlerine tahsis edilmiş olmaları nedeniyle- belediyenin borcundan dolayı haczedilemeyecekleri
Kamuya tahsis kararlarının, haciz tarihinden önce olması koşuluyla belediye encümenince verilebileceği gibi, yine hacizden önce olmak koşuluyla düzenlenen ve tasdik edilen belediye bütçesinde yer verilmek koşuluyla da alınabileceği–
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında daha sonra haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için, ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, ziraat kredisi gibi «zorunlu olarak kurulmuş» ipoteklerden olması gerektiği–
İİK. 82/4’de sözü geçen «aile» tabirine «borçlunun kanunen geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimseler»in dahil olduğu ve bu maddeye göre haczi mümkün olmayan arazi, çift hayvanları ve ziraat aletleri tespit edilirken aile kavramına giren kişilerin geçimi için, bunların zorunlu olup olmadığı hususunun göz önünde bulundurulması gerekeceği–
Üçüncü kişi taşınmaz malikinin «borçlu olmadığı halde, taşınmazına konulmuş olan haczin kaldırılması» konusundaki isteminin «icra memurunun işlemini şikayet» niteliğinde olduğu, üçüncü kişinin bu istemini İİK. 16/II uyarınca süresi şikayet yoluyla ileri sürülebileceği–
Kişisel hak niteliğindeki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden doğan hakkın, tapu kaydına işlemekle ayni etkinlik ve aleniyet kazanacağı, Tapu Kanununun 95. ve MK’nun 1009. maddeleri uyarınca beş yıl süre ile üçüncü kişilere karşı ileri sürülebileceğinden bu süre dolmadan alıcının dava açıp taşınmazını adına tescilini sağladıktan sonra, üçüncü kişiler tarafından taşınmazı satmayı vaad etmiş olan (önceki malikin) borcundan dolayı taşınmaz üzerine -satış vaadinin tapuya şerhinden sonra- konulmuş olan hacizlerin kaldırılmasını icra mahkemesinden isteyebileceği -Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin, tapuya şerh edilmiş olsa dahi, alıcı adına tescil işlemi gerçekleşmedikçe, mülkiyetin alıcıya geçmesini sağlamadığından, tapuda malik görünen satıcının borcundan dolayı taşınmazın tapu kaydına haciz konulmasını, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin önlemeyeceği–
Belediye Gelirleri Kanunu ve diğer kanunlarla belediyeye verilen paylar hakkında «kamuya tahsis kararı» alınmış olsa bile 3986 sayılı Kanun uyarınca; 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsili gereken -örneğin; SSK’nun prim alacağından dolayı- bu payların haczedilebileceği–