"Davacının opsiyon (nakavt)" işlemine yönlendirildiğini, bu işleme yönelik yeterli açıklama yapılmadığı, riskin boyutu ve büyüklüğü hakkında herhangi bir bilgi sahibi olmayan davacının bu işlemler sonucunda zarara uğradığı" iddiası ile adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerine dayalı olarak banka aleyhine açılan maddi tazminat istemine ilişkin davada, davacı tacir olmayıp, 6502 sayılı Kanun'un 3/k maddesinde tanımlanan tüketici sayılan kişilerden olup, tüketici işlemi niteliğinden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlıkta, tüketici mahkemesinin görevli olduğu-
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, hakkındaki hüküm kesinleşmiş olan davalı yönünden yeniden hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Traktör sürücüsü müteveffanın davalının işçisi olup olmadığı, davalının somut olayda adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğu olup olmadığının araştırılması gerektiği- Davacının bilirkişi raporuna itirazları da değerlendirilerek, hasarlı ve değişmesi gereken parçaların bedelinin, yapılması gereken işçiliklerin bedelinin kalem kalem gösterilmesi ve toplam hasar bedelinin hesaplanması konusunda aynı bilirkişiden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınması gerektiği-
İtimat kurumları olan bankaların, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda olduğu ve objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından da sorumlu olduğu- Bankaların kendilerine yatırılan paraları müdilerce istendiğinde veya belli bir vadede aynı veya misli olarak iade etmekle yükümlü oldukları ve hiçbir gerekçe ve bahane ile yararlandıkları mevduatı mudilere iadeden kaçınamayacakları- Davalı, davacı ile diğer davalıların bankayı dolandırmak amacıyla iş ve gönül birliği yaptıklarını iddia edip kanıtlayamamış ve BK. mad. 100 doğrultusunda bir kurtuluş kanıtı getirememiş; davalı tarafından davalı bankaya para çekilirken sunulan vekaletnamede yer alan imza ile davacının banka hesap kayıtlarında yer alan imzasının farklı olduğu, ayrıca yine vekâletnamede ve ekinde yer alan nüfus cüzdan fotokopisinde yer alan fotoğraf ile davacıya ait nüfus cüzdanındaki fotoğraf arasında gözle görülür belirgin farklılık bulunduğu anlaşıldığından,, davalının noterde sahte nüfus cüzdanına istinaden düzenlenen resmi vekâletnamenin de sahte olduğunun kabulü gerektiği- Dava konusu düzenleme şeklindeki vekâletnamenin ekindeki nüfus cüzdanının, medeni hali kısmında bekar yazmasına rağmen; davacının gerçek nüfus cüzdanının farklı olduğu ve davacının 1938 doğumlu olup, her ay hesap defterine aylık tahakkuk eden faizi işletmek için banka şubesine geldiği, banka görevlilerinin soruşturma aşamasındaki ifadelerinde davacının simaen tanındığının belirtildiği, davalı tarafından sunulan vekaletnameye dayanılarak davacıya ait yüksek meblağlı bir hesabın kapatılması talep edilmesine rağmen, banka görevlileri tarafından davacıya herhangi bir şekilde bilgi verilmediği, davalının kurtuluş kanıtı getirerek hal ve şartlardan doğan özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispat edemediği ve kusursuz sorumluluğu ilkesi gereğince adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu-
Davacının davalıya ait danaya çarpması sonucu çıkan uyuşmazlıkta, davalının TBK. mad. 66 delaletiyle adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğu gözetilerek çalıştırdığı kişinin kusur oranına göre karar verilmesi gerekirken, davalının hayvanını başıboş bırakmadığı, çoban tuttuğu, itiraz edilmeyen tespit bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu raporunda davalıya kusur izafe edilmediği şeklindeki gerekçelerin yerinde olmadığı-
Temyize cevap ve temyiz dilekçesinin temyiz defterine kaydedilmediği, temyiz harcının da yatırılmadığı ve bu nedenle temyizin süresinde ve usulünce yapılmadığı- Hükümde harç alınmasına yer olmadığına karar verilmiş olmasına rağmen davalı bankaya harç yüklenmiş ise de, davalı bankaya karşı işbu davanın açılma nedeninin bu banka tarafından devir alınan şirketin işlem ve eylemlerinden kaynaklandığı, davacıya ait paranın off shore bankasına gönderilmesi konusundaki işlem ve eylemleri yürüten şirketin TMSF tarafından devir alındıktan sonra en son bankaya devredildiği, bu durumda Fon Bankası iken bankaya devredilen şirketin eylemlerinden dolayı açılan davada bu bankayı devir alan bankanın Bankacılık Kanunu. mad.140 uyarınca harçtan muaf olduğu dikkate alınmadan yazılı şekilde harç ile sorumlu tutulmasının yanlış olduğu-
Davacının çalıştığı ve özelleştirme nedeniyle ayrıldığı davalının ayrılma sırasında davacıya ait maaş nakil ilmuhaberi ve işyeri dosyasını atandığı kuruma gönderme sorumluluğu olduğu; davacının yeni görev yeri olan İl Müdürlüğü’nde başladıktan sonra ücretlerinin bu kurum tarafından ödeneceği; bu durumda davalının sadece maaş nakil ilmuhaberi düzenleme yükümlülüğü olduğu, maaş ödemekle yükümlü olanın yeni görev yeri İl Müdürlüğü olduğu; bu nedenle davacının ücret talebinin dava dışı İl Müdürlüğü’nden istemesi gerektiği-
Gerçek araç malikinin kimlik bilgileri kullanılarak sahte olarak düzenlenmiş ve davalı notere ibraz edilmiş bulunan nüfüs cüzdanında, mahalle adı olarak yazılı olan isimle gerçek nüfus kaydındaki isim arasında bir harf farkı olduğundan ve noterlerin yararlandığı ve işlem tarihihinde faaliyette bulunan sisteme noter tarafından girilmesi durumunda, mahalle adındaki bu farklılığın kolaylıkla görüleceği izahtan vareste olduğundan, sahte kimlik kullanılarak araç satışının yapıldığı ve davacının bu nedenle zarara uğradığı ve noterin eylemi ile zarar arasında illiyet bağını kesen herhangi bir nedenin bulunmadığı sabit olduğuna göre davalı noterin sorumlu olduğu-
BDDK tarafından el konularak yönetimi TMSF'ye devredilen, davalı Banka'nın davacının yatırdığı mevduat alacağını vadesi geldiğinde ödememiş olması ve faiz kaybı nedeniyle davacının zarar etmesine neden olduğu iddiası ile açıan davada, davalının sorumluluğunun 818 sayılı BK'nın 41., 55. ve 6762 sayılı TTK'nın 336. maddelerinden kaynaklandığı, zamanaşımı süresinin davacının parasını off- shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığı andan itibaren başlayacak olduğu-
Temsile yetkili olmadığı halde, bir şahsın temsilcisi sıfatiyle çeke imzasını koyan kimsenin, o çekten dolayı bizzat sorumlu olacağı- Temsil yetkisini aşarak davaya konu çekleri keşide eden davalının söz konusu çeklerden dolayı bizzat sorumlu olacağı ve bu çekler nedeniyle davalı idarenin herhangi bir sorumluluğu olmadığı; eylemin bir haksız fiil teşkil etmemesi ve davacı ile davalı idare arasında sözleşme ilişkisinin kurulmaması nedenleriyle mülga 818 s. BK. mad. 55. ve 100 uyarınca da davalı idarenin sorumluluğuna gidilemeyeceği- Davacı taraf, tüzel kişiliği olmayan askeri gazinoya çek karinesi vermesi nedeniyle davalı Banka'nın kusurlu olduğunu ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuşsa da, davalı Banka'ya karşı bu nedenle dava açılabilmesi için, öncelikle keşideci ve cirantalara müracaat edilmesi ve yasal yolların tüketilmesi, yani, davacının dava konusu çekten dolayı zararının doğması gerektiği-
Devletin sorumluluğunun tapu sicilinin tutulması sırasında, sicil memurunun hukuka aykırı işlemi ile sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekli ise de, eylem yada işlemin kusura dayanmasının gerekmediği, devletin sorumluğunun kusursuz sorumluluk olduğu- Tapu memurunun hatası nedeniyle yolsuz sicilin oluştuğu, ilgililere tebligat yapıldığı halde dava açmadıkları gözetildiğinde, davacı idarenin aktif dava ehliyetinin bulunduğu- Payların mükerrer olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte, belirlenen mükerrer payların iptal edilmesi halinde, dava dışı paydaşların durumunun etkilenip etkilenmeyeceği, yani mükerrer olan payların terkin edilmesi halinde pay ve paydanın eşit olup olmayacağı saptanmamamış olduğundan, yeniden bilirkişiye dosya tevdi edilmek suretiyle dava konusu taşınmazdaki davalılara ait mükerrer payların iptal edilmesi halinde dava dışı diğer paydaşların durumunun etkilenip etkilenmeyeceği, pay ve paydanın eşit olup olmayacağı bakımından bir inceleme yapılmasının sağlanması, bilirkişiden denetime elverişli rapor alınması, taşınmazın dava dışı paydaşlarının paylarının etkileneceğinin belirlenmesi halinde anılan paydaşların davada yer alması gerektiğinin dikkate alınması ve buna göre bir karar verilmesi gerektiği-