Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3, 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca; bir tarafını tüketicinin oluşturduğu kredi sözleşmelerinden kaynaklanan davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, bu durumda, bu davaların ticari dava niteliği bulunmadığından, tüketici mahkemesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmasının zorunlu olmayacağı-
Islahçı payı alacağı ve mülkiyet hakkı tanınmasına ilişkin davanın ticari dava niteliğinin bulunmadığı ve bu nedenle yargılamanın asliye hukuk mahkemesi tarafından yürütülmesinin isabetli olduğu- Davacı yanca geliştirilen tohumların satış bedeli üzerinden sözleşmede öngörülen oran esas alınmak suretiyle davacıya ödenecek miktarın saptanmasında yöntem olarak bir isabetsizlik söz konusu değilse de, sözleşmede davacıya aylık olarak yapılan ödemelerin toplam ödenmesi gereken tutardan mahsup edileceği açıkça belirtilmiş olmasına ve hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporunda da bu yönde hesaplama yapılmasına karşın, gerekçesi de belirtilmeksizin, bu ödemelerin davacının toplam alacağından mahsup edilmeksizin hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı-
Tarafların da tacir olduğu anlaşıldığından, tacir olan her iki yanın ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır ve davaya Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılması gerektiği-
Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesinin görevli olduğu, aynı zamanda taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği TKHK'nun 73 ve 83. maddesinde belirtilmişse de, dava tarihi itibariyle ilgili maddeler yürürlükte bulunmadığından, taraflar arasında da sigorta sözleşmesi bulunup, sigorta sözleşmeleri de TTK’da düzenlenmiş olduğundan, somut olayda mutlak ticari davanın söz konusu olduğu-
Trafik sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin davada, davacı; zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketi olup, davalıya karşı sözleşmenin ihlali nedeniyle rücu talebinin TTK mad. 4 ila 5 hükümleri içerisinde yer alması ve bu hükümler karşında, TKHK'nun yürürlükte bulunmaması birlikte dikkate alındığında, uyuşmazlığın Asliye Ticaret mahkemesi görevi içerisinde yer aldığı-
Görev konusunda mahkemenin yargılamanın her aşamasında resen hareket edeceğinden, somut olayda davacıların murisi ile davalı sigorta şirketi arasındaki ilişkinin ticari nitelikte olduğu dolayısıyla davanın ticari dava ve görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğu göz önünde tutularak Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiği-
Trafik kazası nedeniyle ödenen tazminatın rücuan tahsili istemine ilişkin davada, TTK mad. 16 uyarınca; kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların  da tacir sayıldıkları hüküm altına alınmış olması yanında, davalı İSKİ'nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun sair hükümleri dikkate alındığında, bu kuruluşun özel hukuk hükümlerine göre idare edilen bir kamu kuruluşu olduğunun kabulü gerektiği, yine HGK kararlarında da, 2560 sayılı Kanuna tabi olan İSKİ'nin gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetini özel hukuk kuralları altında yapması itibariyle TTK mad. 16 bakımından tacir sayılacağının belirtildiği- Tarafları tacir olan ve uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı davalarda TTK mad. 3 uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu, aynı zamanda İSKİ'nin abonelerinden kullanma suyu ve atık sular için talep ettiği bedel konusunda çıkan uyuşmazlıklarda adli yargının görevli olduğunu benimsediği, bu sebeplerle aynı kurumun şahıslara karşı haksız eyleminden dolayı "idari yargı"nın görevli olduğu yönündeki değerlendirmenin, 2560 sayılı yasanın uygulanmasında çelişki yaratacağı-
Kooperatif tacir sıfatına haiz olmadığından, kooperatifin açtığı rücuen tazminat istemli davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceği-
Sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın haksız fiile sebebiyet veren davalıda rücuen tazminine ilişkin davada, YİBK'nun sigortacının sorumluya karşı açacağı davanın, aynen sigortalının sorumluya açacağı davanın niteliğine sahip olacağı kararı yanında, TTK mad. 1472 uyarınca sigortacının, sigorta tazminatının ödemesi üzerine, sigortalıya halef olacağı, düzenlemesinin de dikkate alınacağı-
Konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurmanın dava şartı olduğu, somut olayda ise, davacının talebi senetlerin teslimi veya olmadığı takdirde zayi nedeniyle iptaline ilişkin olduğu, davacının davalıdan para veya tazminat talep etmediği, davacının talepleri değerlendirildiğinde davasının zorunlu dava şartı olan arabuluculuk kapsamında değerlendirilmesinin mümkün görülmediği-