Somut uyuşmazlıkta taraflar tüzel kişi tacir olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın da ticari satımdan kaynaklandığı anlaşıldığından, uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğu- 
Sigorta sözleşmeleri TTK’da düzenlenmiş olup mutlak ticari dava söz konusu olduğundan, dava tarihi itibari ile yürürlükte olmayan kanun maddesinin uygulanmasının söz konusu olamayacağı, davanın mutlak ticari dava olması gözetildiğinde somut olayda davanın görülmesinde ticaret mahkemelerinin görevli olduğu-
Ecrimisil isteği-Bir mahkemenin verdiği görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise, bu görevsizlik kararının, dosyanın gönderildiği mahkemeyi bağlamayacağı- Ecrimisil isteğine ilişkin davanın, genel mahkeme sıfatıyla asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişkinin; 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisi olduğu, bu nedenle; asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesinin görevli sayılamayacağı, göreve ilişkin düzenlemelerin, kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiği, bu kuralın tek istisnasının; yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmayacağı olduğu, bir hukuki işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilebilmesi için yasanın amacı içerisinde, bu kanunda düzenlenen hususlarla, bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukuki işlemin veya fiilin olması gerektiği- Sonuç olarak; olayda, her iki tarafın da tacir ve davanın her iki tarafının ticari işletmesiyle ilgili olduğu, TTK'nın 4/1. maddesine göre; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları nispi ticari dava sayılacağından, davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi değil, asliye ticaret mahkemesi olduğu-
İşçinin, kendisinden işveren tarafından iş ilişkisinin başlangıcında teminat olarak alınan bono ile ilgili olarak borçlu bulunmadığının tespitini ve kötü niyet tazminatını talep ettiği davanın, her ne kadar bono bir kıymetli evrak olarak TTK'da düzenlenmiş ve Ticaret Mahkemesini ilgilendiriyor ise de, işçi işveren arasındaki ilişkilerde ispat kurallarının daha geniş kapsamlı olduğu ve işçinin senedin geçersizliği yönündeki iddiasını her türlü delille ispatlayabileceği düşünülerek İş Mahkemelerinin görevinde olduğunun kabulü gerektiği-
İtirazın iptali davasının, dava şartı arabuluculuk kapsamına girmediği-
Hamili tüketici olan bireysel kredi kartı dolayısıyla, talep edilen alacak nedeniyle açılan davalar, "ticari dava" olarak kabul edilmeyeceğinden, bu davalarda arabuluculuğa gidilmesinin zorunlu olmadığı ve bir dava şartı olmadığı-
Davalı kooperatif tacir niteliği taşımadığından, nispi ticari dava da niteliğinde de olmayan taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği-
Türk Ticaret Kanunu mad. 4/1-a uyarınca Türk Ticaret Kanunu'nda düzenlenen hususlar tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava sayılacağından, görevli mahkemenin Asliye Ticaret mahkemeleri olacağı ve göreve ilişkin kurallar kamu düzeniyle ilgili olduğundan mahkemece hükmün resen bozulması gerektiği-
Ticari kredi kartı sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için başlatılan takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin dava; TTK'ya göre, niteliği itibariyle bankacılık işlemi olarak sayılan bir ticari dava vasfında olup; mahkemece bu durum gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği- Davalı tarafından kredi sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için icra takibine girişildiği ve icra takibine konu sözleşmelerdeki imzanın davacıya ait olmadığı konusunda, adli tıp grafoloji uzmanından alınan bilirkişi raporunda takip konusu sözleşmedeki imzanın davacının mukayese edilen imzalarıyla herhangi bir ilgi ve irtibatın saptanmadığı, bu gerekçeyle davanın kabulüne, davacının temlik alan davalıya borcu olmadığının tespitine, davacının şartları bulunmayan tazminat talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-