Tasfiye alacaklısının ayrık durumlar hariç ayni hak isteğinde bulunamayacağı, ancak borçlu eşin isterse, karara en yakın tarihteki sürüm değeri esas alındığından, tahkikat bitene kadar borcunu ayın olarak ödemeyi mahkemeye bildirmesi gerekeceği-
Katılma alacağı hesap edilen tasfiye konusu hesaptaki para yönünden paranın tasfiye tarihi itibariyle değeri belirlenmeksizin, mal rejimi sona erdiğinde mevcut para değeri üzerinden davacının katılma alacağının hesaplanmasının hatalı olduğu, mahkemece konusunda uzman bilirkişiden rapor aldırılarak paranın tasfiye tarihi (bozma ile güncelliğini yitireceğinden bozmadan sonra verilecek karara en yakın tarih) itibariyle sürüm (rayiç) değeri tespit ettirilip, talep miktarı ve müktesep haklar gözetilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
Meskenlerin bozma öncesi verilen karara en yakın tarihteki sürüm değeri üzerinden katılma alacağı belirlendiğinden tasfiye tarihi bozma öncesi karar tarihi olup faiz başlangıcında bu tarihin dikkate alınması gerekeceği, mahkemece, yazılı şekilde dava tarihinden itibaren alacağa faiz işletilmesinin yerinde olmadığı, ne var ki, bu hususun yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Tasfiye konusu meskenin bozma sonrası verilen karara en yakın tarihteki sürüm değeri üzerinden katılma alacağı belirlendiğine göre, tasfiye tarihinin bozma sonrası karar tarihi olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece, tasfiye tarihi olan .............. tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerekirken yazılı şekilde tarafların boşanma dava tarihi olan ................. tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin doğru olmadığı-
Mahkemece, öncelikle tasfiye konusu taşınmazın edinme tarihindeki değeri hususunda rapor aldırılması gerekeceği, belirlenecek bu edinme tarihi itibariyle değer içinde dava dışı meskenin satımından gelen para olarak .............. TL paranın oransal karşılığının bulunması gerekeceği, bu katkı oranı ........... tarihli teknik bilirkişi heyet raporunda belirlenen taşınmazın tasfiye tarihi itibariyle sürüm değeri çarpımı sonucu davalı lehine denkleştirilecek meblağ tespit edilerek sonrasında davacının söz konusu taşınmaz yönünden katılma alacağının hesaplanması gerekeceği, mahkemece, taşınmazın edinme tarihindeki değeri belirlenmeden, dava dışı mesken satımından gelen para ............... TL olarak esas alınıp yapılan denkleştirme sonucu belirlenen alacağa hükmedilmesinin doğru olmadığı- Bozma öncesi verilen karara en yakın tarihteki sürüm değerleri üzerinden katılma alacağı belirlendiğine göre tasfiye tarihinin bozma öncesi karar tarihi olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece, ... ve ... parseller yönünden belirlenen .......... TL ile .... parsel yönünden bozma sonrası yapılacak hesaplamayla belirlenecek toplam katılma alacağı miktarına tasfiye tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekeceği, katılma alacağına bozma sonrası verilen karar tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğu-
Davacı-birleşen davada davalı lehine 3 katlı binadan katkı payı alacağına hükmedilmesi yerinde olmuş ise de; alacağa hüküm fıkrasında gösterilmeden karar yerinde belirtilmek suretiyle ve katkı payı alacağı olduğu nazara alınmadan alacağın tamamına teşmil edecek şekilde dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, 743 sayılı TKM’nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mallardan kaynaklanan katkı payı alacağına faiz talebi bulunduğu takdirde dava dilekçesindeki miktar yönünden dava, ıslah edilen miktar yönünden ise ıslah tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmesi gerekeceği- Dosya içinde yer alan bilgi, belge, beyanlar, tedavüllü tapu kayıtları, tapudaki yer alan hisse oranları, ........... Esas sayılı satış dosyasına ait iki taşınmazın açık arttırma ilanı ve ilanda yer alan değerler birlikte değerlendirildiğinde, tasfiye konusu parselin kadının kişisel malı kullanılarak satın alındığının ve kişisel mal olduğunun kabulü gerekeceği, mahkemece, bu taşınmaz yönünden katkı payı alacağı isteğinin reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğu- Tasfiye konusu aracın dosya içinde mevcut yer alan kayıtlarından evlilik birliği içinde kadın adına tescil edildiği, mal rejimi sona erdikten sonraki tarih olan ............... tarihinde üçüncü kişiye devredildiği, teknik bilirkişi raporuna göre birleşen dava tarihi itibariyle değerinin ............ TL olduğunun sabit olduğu, muris ...’in bu araçtan kaynaklı katkı payı alacağı isteği yönünden karar verilmesi gerekirken, kayıt bulunmadığı şeklinde değerlendirme yapılmasının doğru olmadığı- Talep olduğu halde birleşen davada katkı payı alacağına ve katılma alacağına faiz işletilmemesinin hatalı olduğu, katkı payı alacağına birleşen dava ve ıslah tarihleri, katılma alacağına ise tasfiye tarihleri dikkate alınarak faiz işletilmesine karar verilmesi gerekeceği-
Aksine anlaşma olmaması halinde katılma alacağı ve değer artışında faizin tasfiyenin sona ermesinden başlayarak yürütüleceği- Yargıtayın kökleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihinin karar tarihi olduğu- Bozmadan sonra alacağa ilişkin güncellenmiş rapor alınmadığından, tasfiye tarihinden itibaren alacağa faiz yürütülmesi gerektiği-
8. HD. 03.12.2019 T. E: 2018/13150, K: 10857-
İstinaf isteminin kısmen bile kabulüne karar verilecek olsa dahi, şayet yeniden hüküm kurulacak ise, ilk derece mahkemesi kararının tamamen kaldırılması ve tüm hükümlerin yeniden kurulması gerektiği, aksi halde, aynı dosyada infazı kabil birden fazla kararın ortaya çıkması tehlikesine ve infazda tereddüte sebebiyet verilebileceği- İlk derece mahkemesi kararı hakkında kısmen esastan ret, kısmen kabul verilip, sadece kabul olunan kısım yönünden kararın kaldırıldığı hallerde, böyle bir kararın bozulması durumunda bozma sonrası davaya bakacak mahkeme konusunda da belirsizlik ortaya çıkabileceği- İstinaf başvurusu, dava konusu araç ve hükmedilen alacağa işletilen faizin başlangıç tarihi yönünden kabul edilerek karar düzeltilip yeniden hüküm kurulurken, davalı vekilinin bu hususlar dışında kalan istinaf isteminin esastan reddine şeklinde hüküm kurulmasının doğru olmadığı- Bölge Adliye Mahkemesince yeniden kurulan hükümde "hükmedilen alacağa işletilen faizin başlangıç tarihi yönünden karar tarihinden itibaren" ifadesi kullanılmışsa da, infazda tereddüt yaratacak şekilde karar tarihinin belirtilmemiş olmasının da hatalı olduğu-
8. HD. 14.11.2019 T. E: 4101, K: 10327-