Evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı açılan boşanma davasında kadının; ayrı yaşamada haklılık iddiasını ispatlayamadığı, duruşmada açtığı boşanma davasından feragat ettiği, erkeğe "şerefsiz, o... çocuğu, senden bir halt olmaz, bir geberemedin gitti, bir gebersen de malın da benim olsa, bir türlü ölmüyorsun, 6-7 tane yetime bakacağına mal mülk sahibi olaydın da işimize yarasaydın" diyerek hakaret ettiği, boşanmaya neden olan olaylarda kadının tamamen kusurlu olduğu-
Ortak çocuğun davacı anne ile davalı babanın kısa süreli evlilikleri içinde doğduğu, çocuğun babayı hiç tanımadığı, çocuk ile baba arasında baba oğul ilişkisinin bulunmadığı, küçüğün annesi, anneanne ve dedesi ile birlikte yaşadığı, ailesinin soyadının kendisinden farklı olmasından olumsuz etkilendiği, çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi halinde ruhsal gelişiminin olumsuz etkilenmeyeceğinin ve çocuğun annenin soyadını taşımak istediğinin (SİR raporu ile) tespit edildiği, idrak çağındaki çocuğun görüşlerine de önem verilmesi gerektiği, bu haliyle çocuğun soyadının velâyet sahibi annenin soyadıyla değiştirilmesinde çocuğun üstün yararının bulunduğu-
506 sayılı Kanun'un 62. maddesi uyarınca yaşlılık aylığının yazılı isteği takip eden aybaşından itibaren bağlanması gerektiği, davacının dava tarihinden önceki tahsis talep tarihleri itibariyle tahsis koşullarını taşımadığı, tahsis koşullarını taşıdığı tarihten sonra da başkaca tahsis talebi bulunmadığı ve dava tarihi esas alınarak davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesi tarafından davacıya dava tarihini takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesi gerektiği-
Davacı sirket ile kayıt maliki arasında yapıldığı iddia edilen 01.06.2017 baslangıç tarihli kira sözleşmesinde kayıt malikine atfen atılan imzanın davacı sirketin temsilcisi tarafından atıldığı, kayıt malikinin adı geçen tarihlerde kısıtlı olduğu, davacı tanıklarının kira iliskilisinin varlığına dair beyanda bulunmadıkları ve toplanan delillerden davacı tarafından kira iliskisinin varlığı kanıtlanamadığı dikkate alınarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki iliskinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediği-
Bölge Adliye mahkemesince ilk sıra cetvelinin iptali kararının davacıların muvazaa iddialarını konusuz bırakacak şekilde degiştirmediği, davalıların yeni sıra cetvelinde de birinci derecede olduğu ve davacıların muvazaa iddialarının devam ettiği gerekçesiyle asıl ve birleşen dosyalar açısından iptal edilen sıra cetveli üzerinden garame yapılmasının doğru olmadığı-
Kooperatifler Kanunu'nun 49. maddesinde 1000’den fazla üyeye sahip olan kooperatiflerde 1 üyenin 9 üyeye vekalet edebileceği düzenlenmiş, 48. maddesinde ise organ seçimlerinde 1 üyenin ancak 1 üye için oy kullanabileceği işaret edilmiş olduğu, kanun hükmüne göre toplantı yeter sayısı 49. maddede yazılı usule göre belirlenecek olup bu maddede karar yeter sayısı ile ilgili bir hüküm bulunmadığına göre karar yeter sayısı; oy kullanılan maddede sayılan oyların salt çoğunluğuna göre belirlenmesi gerekeceği, aksinin kabulü halinde kanunun kabul ettiği toplantı yeter sayısı ile 1 kişinin 9 kişiye vekalet edebileceği hükmü geçersiz hale geleceği-
Küçüğün mallarını kullanma hakkının veliye ait olduğu bu itibarla davalının, dava dışı eşinden boşanmakla ve velâyetin anneye verilmesi ile davacı çocuğu temsil etme ve mallarını idare etme ve kullanma hakkı sahibi olmadığı-
Dairemizin yerleşik uygulamaları gereği, hesaplamada TRH 2010 Yaşam Tablosu’nun kullanılması yerinde olmakla birlikte %1,8 teknik faiz yöntemi kullanılmasının doğru olmadığı-Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması hâlinde, zararın kapsamının tespiti açısından geçici iş göremezlik süresi ile sürekli iş göremezlik oranının doğru bir şekilde belirlenmesinin zorunlu olduğu, söz konusu belirlemenin, bağlı oldukları mevzuat uyarınca sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastaneler veya sağlık kuruluşları tarafından çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılması gerektiği-
Davacının sözleşme konusu işi süresinde bitirmemesi gerekçesiyle 1 yıl süre kamu ihalelerinden yasaklanmasına dair işlemin hukuka uygun bulunması sebebiyle davacının yasaklama işleminden kaynaklanan munzam ve manevi zarar istemlerinin de yerinde olmadığı-
3402 sayılı Kanun'un 22/2-a maddesine göre yapılan uygulama kadastrosunun usul ve kanun hükümlerine uygun olarak yapılıp yapılmadığına ilişkin davada mahkemece mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile harita ya da jeodezi mühendisi sıfatına sahip önceki bilirkişiler dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu eliyle yeniden keşif yapılması gerektiği-